9
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
791
Okunma
Müslüman coğrafyaların kalbini kanatan İsrail saldırıları sürüyor. Bu ay ikinci yılını bitirmek üzere. Resmi rakamlara göre 65 binden fazla şehit var. Enkaz altında olan ve bilinmeyenler ile bu sayının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Gazze’de, Lübnan’da, Suriye’de ve daha nice yerde masumlar ölürken, elbette Ortadoğu ülkelerinin Müslüman yöneticilerin tepkileri oluyor. Bu, zaten olması gerekenin ta kendisidir ancak ses getirmeyen gündem oluşturmayan cılız tepkiler olarak kalıyor.
Bu hafta BM nezdinde başta Cumhurbaşkanımız tarafından dile getirilen eleştiriler çok ses getirdi. Ancak asıl bahsetmek istediğim bu değil.
Kimi devletler çıkar ilişkilerini gözetip susuyor, kimisi sadece basın bildirileriyle geçiştiriyor. Mazlumların feryadı göğe yükselirken, İslam dünyasının siyasi iradesi çoğu zaman suskunluğun utancını yaşıyor. Bu utanç o liderlere yeter de artar bile.
Tam da bu noktada dikkat çeken bir isim var: İspanya Başbakanı Pedro Sanchez. Onun İsrail’e karşı söylediği sözler, aldığı tavır, sergilediği dirayet, birçok Müslüman liderin ötesinde, daha farklı bir seviye barındırıyor.
Neden mi? Çünkü Sanchez’in duruşu sadece “bizden olana yapılan zulüm” karşısında değil, her türlü zulme karşı yükselen bir ses.
Dinler, ideolojiler, mezhepler ve inanç farklılıkları bir yana; insanlığın en yalın ilkesi şudur: Zulüm kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, karşı çıkmak.
İşte bu yüzden Pedro Sanchez’in tutumu, belki kendi dünya görüşünden bambaşka bir kaynaktan besleniyor olabilir ama sonuç itibariyle tam anlamıyla bir İslami duruştur. Çünkü İslam’ın özü, mazlumu korumak, zalimin karşısında durmaktır.
Hz. Ali’nin o meşhur sözü burada akla geliyor: “Küfre değil, zulme karşı savaşın.” Bu söz, dinin sınırlarını aşan bir evrensel ilkeyi dile getirir. Zulüm evrensel bir kötülüktür, dolayısıyla ona karşı duruş da evrensel bir iyiliktir.
Müslüman liderlerin tepkileri çoğu zaman söylemde kalıyor, eyleme dönüşmüyor. Oysa Sanchez’in çıkışı, insaniyetin evrensel pusulasını gösteriyor: Kim olursa olsun, mazlumun yanında olmak.
Düşüncelerimiz, siyasetimiz, inançlarımız farklı olabilir. Fakat zulmün karşısında susmamak, sadece bir politik tercih değil, insani bir sorumluluktur. Sanchez’in duruşu bize şunu hatırlatıyor: İnsaniyetin dini, dili, ırkı yoktur.
Aynı şekilde Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Sumud filosu, İsrail tarafından engellenmek istendi. Ancak bu girişim karşısında en net desteklerden biri yine İspanya’dan geldi. İspanyol hükümeti, hem diplomatik zeminde hem de kamuoyu nezdinde bu girişime sahip çıkarak mazlumların yanında olduğunu gösterdi.
Yardım gemilerini desteklemekle kalmayan İspanyol Donanması’na ait Furor adlı deniz harekât gemisi, Akdeniz’de Küresel Sumud Filosu’nu korumak adına bölgeye Cartagena kentindeki Curra İskelesi’nde hazırlıklarını tamamlamış durumda. Bu ne ilkeli bir duruş.
İşte Ortadoğu’daki Müslüman liderlerden beklenen ancak bir başka dine bağlı olan ve ülkesinde belki çok az Müslüman bulunan bir ülkenin ve başkanın tavrı. Alkışlanacak ve yıllarca bahsedilecek bir insanlık dersi. Tarih kitapları bu yardım olayını ve ilkeli duruşu yazacaktır.
İşte bu sözde kalan bir tepki değil; eyleme dönüşen, somut bir dayanışma örneği. Ortadoğu’daki Müslüman liderlerin çoğu, kendi halklarının gözleri önünde yaşanan bu dram karşısında sessiz kalırken, Batı’dan bir liderin bu cesareti göstermesi bizim için de ibretlik bir tablodur.
5.0
100% (13)