0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
128
Okunma
1. Giriş
Siyasal tarih literatüründe “darbe”, mevcut hükümetin küçük bir grup tarafından ani ve çoğu kez şiddet içeren yöntemlerle devrilmesi olarak tanımlanır. Bu yönüyle darbe, meşruiyetini anayasadan ve halkın iradesinden almayan, siyasal iktidarı zor yoluyla ele geçirme girişimidir.
Türkiye’de darbeler, resmî söylemde genellikle “ülke bütünlüğünü korumak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, iç savaşı önlemek ve devlet otoritesini yeniden tesis etmek” gibi gerekçelerle açıklanmıştır.
Ancak tarihsel veriler, darbelerin siyasal, toplumsal ve ideolojik boyutlarının bu gerekçelerin ötesinde olduğunu göstermektedir.
2. Darbelerin Ortaya Çıkış Koşulları
Bir darbenin gerçekleştirilebilmesi için genellikle üç temel koşul gözlemlenir:
1. Siyasal kutuplaşma ve istikrarsızlık: Hükümetlerin karar alma süreçlerinin tıkanması, yönetim krizleri.
2. Toplumsal gerilim ve şiddet ortamı: Terör olayları, sokak çatışmaları, ekonomik sıkıntılar.
3. Askerî vesayetin kurumsal gücü: Ordu içerisindeki hiyerarşik yapı ve siyasete müdahale kapasitesi.
Türkiye’nin çok partili hayata geçişinden itibaren bu koşullar çeşitli biçimlerde üretilmiş, darbelerin “zemini” olgunlaştırılmıştır.
3. Türkiye’de Darbeler Kronolojisi
1. 27 Mayıs 1960 Darbesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk askerî darbesidir. Demokrat Parti iktidarına karşı gerçekleştirilen bu darbe sonucunda Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve çok sayıda milletvekili tutuklanmış, Yassıada Yargılamaları sonunda Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edilmiştir.
1961 Anayasası ile askerî vesayet kurumsallaşmış, siyasal sistem “vesayet-demokrasi dengesi” üzerine inşa edilmiştir.
2. 12 Mart 1971 Muhtırası
Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve kuvvet komutanlarının imzasıyla hükümete verilen muhtıra sonucunda Süleyman Demirel başbakanlıktan istifa etmek zorunda kalmıştır.
Parlamenter sistem görünüşte devam etse de siyaset üzerinde askerî baskı artmış, temel hak ve özgürlüklerde kısıtlamalara gidilmiştir.
3. 12 Eylül 1980 Darbesi
Türkiye’nin en kapsamlı askerî darbesidir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren önderliğinde gerçekleştirilen darbe ile:
Siyasi partiler feshedilmiş, liderler gözetim altına alınmıştır.
1961 Anayasası askıya alınmış, ardından hazırlanan 1982 Anayasası ile vesayetçi düzen daha da pekiştirilmiştir.
Resmî rakamlara göre:
650.000 kişi gözaltına alınmış,
230.000 kişi askerî mahkemelerde yargılanmış,
48 kişi idam edilmiş,
Cezaevlerinde en az 171 kişi işkence sonucu yaşamını yitirmiş,
1.683.000 kişi fişlenmiştir.
Bu yönüyle 12 Eylül, yalnızca bir iktidar değişimi değil, toplumsal hafızada derin travmalar yaratan bir rejim dönüşümü olmuştur.
4. 12 Eylül’ün Siyasal ve Toplumsal Sonuçları
12 Eylül darbesi, Türkiye’de demokratik kurumların işleyişini köklü biçimde değiştirmiştir.
Siyasal Alan: Partiler kapatılmış, siyasetçilerin faaliyetleri yasaklanmış, siyasal temsil daraltılmıştır.
Toplumsal Alan: Sendikalar, dernekler ve sivil toplum kuruluşları baskı altına alınmış, toplumsal muhalefet susturulmuştur.
Hukuk ve Anayasa: 1982 Anayasası ile yürütme yetkileri güçlendirilmiş, bireysel hak ve özgürlükler ciddi biçimde sınırlandırılmıştır.
Kültürel Etki: Toplumda korku, apolitikleşme ve otosansür yaygınlaşmıştır.
5. 12 Eylül’ün Günümüze Yansımaları
Aradan 45 yıl geçmiş olmasına rağmen 12 Eylül rejiminin kurumsal ve zihinsel mirası sürmektedir.
1982 Anayasası hâlen yürürlüktedir ve demokratikleşme sürecinin önünde engel oluşturmaktadır.
Devletin tekçi, merkeziyetçi ve baskıcı yapısı, darbe sonrası inşa edilen bu düzenin sürekliliğini göstermektedir.
6. Sonuç
12 Eylül, yalnızca bir askerî müdahale değil, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal yapısını yeniden şekillendiren bir kırılma noktasıdır.
Demokratikleşme süreci açısından geçmişle yüzleşmek, darbelerle hesaplaşmak ve evrensel insan haklarına dayalı yeni bir anayasal düzen kurmak zorunluluktur.
Aksi hâlde, 12 Eylül’ün gölgesi, farklı biçimlerde siyasal hayat üzerinde varlığını sürdürmeye devam edecektir.
Yıl 2025 12 Eylül darbesinin üzerinden tam 45 yıl geçti, ama 12 Eylül darbe rejimi hâlâ sürüyor. Nasıl mı? Tekçi, baskıcı ve darbeci.
Son olarak 12 Eylül’ü anlatan şiirimi sunuyorum.
UNUTMA OĞUL
Sen sen ol
Dediklerimi unutma oğul
Mevsimlerden
Bir sonbahar mevsimi
Aylardan eylül on ikisiydi
Gece zifiri
Gece sessiz
Yaprak dökümü habercisiydi
Şafak vakti
Rap-rap posta sesleri
Radyo
Televizyonlardan
Okundu ferman bildirileri
Sen sen ol
Her şeye kanma oğul
Bakma öyle
Bayrak
Ezan
Vatan yalanlarına
Kutsal değerler
Kalkan ettiler oyunlarına
Başlarında
Bol apoletli bir paşa
Yanında generalleri
Birlikte
Katlettiler demokrasiyi
*
Her taraf zindana çevrildi
Zülüm dört yanda kol gezerdi
Darağacı
İşkence birbirini izledi
Biri sağdan
Diğeri soldan
Halkalı urganlarla
Sehpalara çekildi
Sözüm sana ey oğul
Zulme boyun eğme
Olma birine köle kul
Sen sen ol
Oku ara hak yolu bul
Oğuzların dolmasını
Boğazın tıkanmasın
Akmasın gözyaşların oğul
Sen sen ol
Böyle gelmiş
Böyle gidecek deme
Umut İlaç
Umut insanların gülüşünde
Elbette gün gelecek
Devran dönecek
İster gülsün
İster köpürsün efendiler
Hesap verecekler birer-birer
Muzaffer KALABA