Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
olricx
olricx
VİP ÜYE

Gözlerdeki Orman

Yorum

Gözlerdeki Orman

11

Yorum

26

Beğeni

0,0

Puan

701

Okunma

Okuduğunuz yazı 27.8.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Gözlerdeki Orman

Parmaklarımın her dokunuşu onu biraz daha kendinden geçiriyor. Bana sarılışını hissediyorum; beni içine alışını... Çığlıklarıyla doruğa ulaşıyorum, sahnenin yanıp sönen renkli ışıkları altında. Gözlerim sahne önündeki coşkuda gezinirken, biri üzerinde duruyor: Siyahlı Kadın. Uzun uzun bakıyorum, göz göze geliyoruz. Gözlerim yanındakine kayıyor: Siyahlı Kadın... Bir diğerine: Siyahlı Kadın... Yüzlerce kızıl saçlı, mavi saçlı, siyah saçlı Siyahlı Kadın... Siyah, kızıl, mavi, sarı saçlı Siyahlı Kadınlar, dalgalanıyor; azgın bir deniz gibi. Gitarı bırakıp kendimi denize atıyorum, çırılçıplak... Suya değdiğim anda müzik kesiliyor. Sessizlik. Ona yöneliyorum; dipte, simsiyah elbiseleriyle, yüzüstü yatıyor. Nefesim kesilmek üzere. Nefes! Nefes! Ona dokunuyorum, çeviriyorum: Ölü. Nefes! Nefes! Dehşetle su yüzüne çıkıyorum. Müzik.

Sıçrayarak uyanır uyanmaz, salak arabanın CD çalarını kapattım. Uyuyakalmışım. Camdan etrafa baktım; asfalt yolun iki yanı tepe... Bu aptal hurda yığınının arıza çıkaracağı belliydi. Direksiyona defalarca yumruk attım: “Sikik hurda yığını! Sikik hurda yığını!” Uzaklaşmalıyım buradan. Terk etmeden önce arabanın aynasında kendime baktım; beyaz yüzüme yayılan uzun, dalgalı sarı saçlarım iyi görünüyordu. Suratıma biraz allık sürdüm. Dudaklarımın boyasını tazeledim: kıpkırmızı, dolgun... Memelerimi düzelttim. Deri pantolonuma bulaşan tozları elimle sildim. Deri ceketimi giydim ve çıktım.

Buz gibi. Bulutlar, dev bir kardan adamın sırıtışı gibi... Boynuna yediği kılıç darbeleriyle koca kafası ha düştü ha dağılacak. Hava kararmak üzere. Hızlandır adımlarını! Yürüdüm. Issızlık...

Saatler sonra yol üstündeki o bara girdiğimde beni ilk karşılayan; ortamın renkli ışıklarına göz kırptıran, yırtıcı hayvan sesleriyle bütünleşip kaos yaratan müzik oldu. İkinci karşılayansa, bara oturur oturmaz yanıma damlayan Yavşak Surat’tı. “Merhaba,” dedi. Gülümsedim, başımı hafifçe eğdim. Gözlerine baktım. Barın ışıklarıyla sürekli renk değiştiren kısa saçlarının altında, yavşak bir surat. Gözleri maviydi, sanırım. Sırıtışı kesinlikle iğrençti.

“Çok güzelsiniz, biliyor musunuz? Size içki ısmarlayabilir miyim?”

Olur anlamında başımı salladım.

“Konuşmayı pek sevmiyorsunuz sanırım?” diye sordu. Gözlerine bakarak yine başımı salladım.

“Neyse,” dedi. “Hâlâ çok güzelsiniz.”

Bunları duyurmak için bağırmak zorundaydı, dallama. Viskimi yudumlarken gözlerime bakıyordu.

“Gözleriniz yeşil sanırım. Gözlerinizin yemyeşil ormanında kaybolmak isterdim.”

Başımı önüme eğdim. Elini, elimin üstüne koydu. Okşarken elimi çektim. Bozuntuya vermedi. Konuşmaya devam etti. Herif tam bir geveze yavşaktı. Kendinden bahsetmeye başladı; otuzuna geçen ay girmiş, bu yaşta patron olmanın gururunu yaşıyormuş. Şu ünlü şirket var ya, işte onun başındaymış. Falanmış, filanmış…

O konuşurken ortama göz gezdiriyordum: kendinden geçmiş kadınlar, erkekler, kıyıda köşede sevişenler, sahnede müziğe uygun şov yapan çırılçıplak birkaç hatun... Bu ıssız yerde, tek başıma ne aradığımı sordu ve bunun cevabını kesinlikle almak istiyordu. Kâğıt kalem getirdi, yazdım:

ARABAM BOZULDU
SAATLERCE YÜRÜDÜM

Başını sallayarak, “anladım,” derken elini tekrar elimin üstüne koydu. Bu kez çekmedim. Başını öne doğru hareket ettirdi, beni öpmek istedi; kendimi çektim. Suratı asıldı.

“Yarın önemli bir toplantım var,” dedi. “Sabah Şehir’de olmam lazım.”

Elimi tuttu. “Hadi gel...”

Bardan beraber çıktık. Kardan adamın kocaman kafası sonunda parçalanmış, üstümüze dökülüyordu. Az sonra arabasındaydık. Patron arabası... Tam bir külüstür.

Binerken espri yaptı: “Eski arabaları seviyorum; çizilse, kaza yapsan, çalınsa daha az üzülürsün.”

Araba, karanlık yolu farlarıyla aydınlatarak ilerliyordu. Bilmem kaçıncı sigarasını yakarken, bilmem kaçıncı kez bana da uzattı; ben ise yine almadım. Kar tanelerinin camlara düşüşünü izliyordum, sileceklerin üzerinde gezinişini… Camı açmış, soğuk havayı içime çekiyor, bir süre hapsedip sonra bırakıyordum. Dışarı çıkardığım elimin açık avucuna düşüp eriyen kar tanelerinin hazzını yaşarken, elini bacağımda hissettim. Bacağımı okşayışını, bacak arama doğru süzülüşünü... Hırsla kurtuldum ellerinden. Arabayı durdurdu. Üstüme atladı. Az sonra dizim, Yavşak Surat’ın taşaklarındaki acıydı. Deri ceketimin cebinden çıkardığım silahı Ona doğrulttum:

“Çık dışarı!” diye bağırdım. “Kaldır ellerini!”

Gözlerimin yemyeşil ormanında kaybolmak istiyordu, ha... “Soyun,” dedim Ona. “Sana fırsat: soyun ve kaybol.” Suratından akan heyecan ellerine damlarken, gevelemeye başladı. “Sus,” dedim. “Sus ve soyun.” Soyundu, ağır ağır... Az sonra çırılçıplaktı. Yeşil ormanımı tüylü vücudunda gezdirdim; iğrençti. Başımı gökyüzüne çevirdim. Dolunay, kar ve orman karanlığının oluşturduğu mükemmel tabloya her an biraz kızıllık katabilir, beyaz dokunuşlarla doruğa çıkan orman senfonisine elimdeki silahla katkıda bulunabilirdim.

İki yanı ağaçlık bu yol üstünde, yanında durduğum eski tip, geniş, külüstür arabaya binmeden önce silahı tekrar Ona doğrulttum; ayaklarının dibine iki el ateş ettim. Birkaç metre ileride duruyordu, korkmuştu.

“Ellerini kaldır, arkanı dön ve koşmaya başla!”

Nasıl da kaçıyordu... Arabaya bindim. Arabanın nefret dolu gözleri Onu izliyordu. Salak herif! Ormana girerken tökezleyip düştü. Arabadan indim.

“Gel buraya!” dedim. “Hadi kalk, arabaya…”

Ön koltukta titriyordu, hıçkıra hıçkıra… Gaza bastım. Arabanın camı, kendisine acımasızca saldıran kar tanelerini keskin darbelerle sağa sola savuşturuyordu.

“Benimle sevişmek istiyor musun?” diye sordum Ona. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Onu kendime çektim, kafasını dolgun memelerime bastırdım, saçlarını okşadım. Tekrar sordum:

“Ya yaşamak istiyor musun?”

Hıçkırarak, kısık sesle cevap verdi: “Evet.”

Kapıyı açtım ve Onu, hızla hareket halindeki araçtan dışarı fırlattım.

“Yaşa o zaman, benden uzakta!”

Arabayı, yere düşer düşmez eriyen karları yolun iki yanına saça saça sürerken, yol üstüne terk ettiğim hurda yığınının bagajındaki cansız kadını düşündüm. Ölüyken ne kadar da masum gözüküyordu. Kafamdaki peruğu çıkarıp arka koltuğa fırlattım, fazlalık memelerimden kurtuldum…

Aynadaki yansımama baktım, elimi göğsümde gezdirdim. Kısa siyah saçlarım, küçük memelerimle de oldukça güzel bir kadındım. Kendime gülümseyip göz kırptım, ardından hemen ciddileştim:

Siyahlı Kadın’ı bulmalıyım. Onu bir an önce bulmalıyım.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gözlerdeki orman Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gözlerdeki orman yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gözlerdeki Orman yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Tevfik Tekmen
Tevfik Tekmen, @tevfiktekmen
8.10.2025 08:27:55
bir roman yazmıştım 20 sene önce. kalemle bir deftere. (çünkü klavye kullanmayı bilmiyordum o zaman) oldukça amatörceydi ama olsun. yazar (romancı) olan bir arkadaşıma göstermiştim. bazı diyaloglarda küfür varsa yerine "..." koyuyordum. "bu ne?" demişti bana. "bas kalayı gitsin ulan!" yazıdaki sinkaflı küfürleri görünce onu hatırladım. kıyaslama gibi olmasın ama biraz benim tarzıma benzemiş. bu bir...

bir de "KARA KİTAP" vardır Orhan Pamuk'un yazdığı. ilk çıktığında almıştım, 25 sene önce. okumaya başlamıştım ama bitiremeden bırakmıştım. sonra ödül aldı bu kitap. Allah Allah! tekrar okumam lazımdı. ama gene olmamıştı. sonra Nobel aldı. tekrar denedim ama gene olmadı. ulan ben bu kadar salak mıyım?
aslında uzun cümleli anlatımlar okuru zorlar ve sonunda sıkar. kısa cümleli anlatımlar bana göre yeğdir. bu iki...

bir de kitap meselesi var, yorumculardan birinin bahsini ettiği. mesela benim 20 sene sonra bir kitabım oldu (devamı gelecek) hiç de zor bir şey değilmiş. niyet etmek, niyet etmek, sabretmek ve de inat yeter...
eskiden 'kitapsız' yazardım, şimdi 'kitaplı' yazarım. fena mı olmuş? bu da sonuç...

selam ile...
Ke
Keomaagain, @keomaagain
29.8.2025 01:06:26
Monster filmini hatırlattı. Güzeldi.
Tamer Umut
Tamer Umut, @ervh-ifirkat
28.8.2025 23:09:19
yazı bitti yüzümde şaşkınlık ve korkluyla karışık bir ifade. sanki devamı gelecek bir kabus senaryosu gibi, evet evet bir an önce bulmalısınız o siyahlı kadını.
tebriklerimle.
Rampaların Ustası
Rampaların Ustası, @hasan-abi
28.8.2025 22:31:53
Var olmanın dayanılmaz cazibesi:)
turgaykurtulus
turgaykurtulus, @turgaykurtulus
28.8.2025 20:25:42
Güzel bir yazı devamı olmalı sürükleyici bir yazı olmuş tebrikler
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
28.8.2025 14:09:39
konusu ve ifadesi ile çok anlaşıla bilir bir dil yazılmış çalışma , bir biriyle uyumlu bağlandılar kurulmuş giriş gelişme ve sonuç kutluyorum
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
28.8.2025 12:30:39
Heyecanlı bir film izler gibiydi
tebriklerimle
neneh.
neneh., @neneh-
28.8.2025 12:13:05
Sanki biraz heavi metal tınısı var.Yazıya değişik bir yön veriyor kaleminiz.Sürükleyici bir anlatım ve ustaca kaleme alınmış bir hikaye.Parası ve mevkisi ile gururlanma bireyin belirsiz bir ortamda katil zihniyetli biri ile tanışması ve durumundan faydalanmak istemesi ve sonucunun kestirilemeyeceği bir sonuç.Hemen teslim olacağını sanarak kendisinin teslim bayrağı çekip salya-sümük sözüm ona yüksek kariyerli bir delikanlının düştüğü durum.Anlamıydı.Kutluyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.

neneh. tarafından 28.8.2025 12:42:59 zamanında düzenlenmiştir.
Güney
Güney, @issiz-siir
28.8.2025 08:38:46
Ne yaşadım anlamadım. Yok anladım, yok yok anlamadım. :)
Gule
Gule, @gule
27.8.2025 21:59:33
Çarpıcı, heyecanlı, merak uyandıran bir hikaye. Kurgusu iyi, ilerletirsen kitap bile olur. Devamı olacak mı?

Ters köşe finali de şaşırttı, beklemediğim bi sondu.

Adrenali yüksek bir yazı...

Devamı gelsin bence...


HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
27.8.2025 16:16:30
Irvine Welsh okur gibi hissettirdi. Böyle metinlerin alegorik bir yapısı var abi. Kafa karışıyor, sonra düzeliyor, sonra yine karışıyor gibi :)
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL