Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Deniz🌿
Deniz🌿

ÖLÜME YAKIN DENEYİM/AYRILIK

Yorum

ÖLÜME YAKIN DENEYİM/AYRILIK

( 3 kişi )

3

Yorum

11

Beğeni

5,0

Puan

423

Okunma

ÖLÜME YAKIN DENEYİM/AYRILIK

ÖLÜME YAKIN DENEYİM/AYRILIK

Feraye o sabah uyandığında ,akşamdan kalma zihnindeki sisleri aralamaya çalışarak yatağında doğruldu.

Az ilerdeki sehpanın üstünde duran kadehlere, şarap şişesine,saç tokasına baktı uykulu gözlerle. Aceleyle çıkartılıp oraya buraya atılmış giysiler ,yatağın yanına savrulmuş stilettolar...Dün gecenin anılarını döktü birden gözlerinin önüne.

Dağılmış saçlarını düzeltmeye çalışırken, zonklayan başı için kahve almak üzere ayağa kalktı.Engin gitmiş miydi acaba? Aceleyle kırmızı saten sabahlığını üstüne geçirip mutfağa yöneldi.Filtre kahve için makinayı çalıştırıp koridora yöneldi.

Engin aynanın karşısında tıraş oluyordu sakince.Sevindi, kıvırcık saçlarını geriye attı Feraye..Esmer güzelliğini gamzesiyle perçinleyen gülümsemesiyle cıvıldadı:

-Günaydın aşko, erkencisin...

dedi, duvara yaslanıp ellerini kavuşturarak. Ama her güzellik adresini bulmazdı.Ucuza bozdurulmuş ziynet gibi kaybetti değerini sevgi sözcükleri de...

Engin ruhsuz sesiyle aynadan soğuk bir bakış attı, ama başını bile çevirmedi ona.

-Günaydın.Asistan aradı ,vizit için bekliyorlar, çıkmam lazım.

Engin’in mümkün olduğunca kısa tutulmuş matbuu evrak cümlesi, yoğun ve boğucu bir duman gibi asılı kaldı havada .Dün geceki tutkulu,sıcak,talepkar adam gitmiş; yerini soğuk, otoriter, kibirli bir yabancıya bırakmıştı.

Bu kısacık cümleden bir roman uzunluğunda mesaj aldı Feraye, afalladı. Engin’in duyarsız kabalığı alışılmadık bir tavır değildi ama, ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın, bazı acılar hep ilk sefermiş gibi afallatabiliyordu insanı.

Ses tonu, sözcüklerden çok daha ağırdı.
Yıllardır sekansa girmişçesine kendini ezberleten tavırları yine de beklenmedikti.
Ve sert ,ve acı, ve acımasız, ve yakıcı...

Seziyordu, ama yüzeye çıkartamıyordu derinlerde bir cellat gibi içinde bekleyen korkuyu.

-Tekrar ne zaman...
demeye kalmadan sözünü kesti bıçak gibi bir cümle:

-Feraye, darlama beni, bu sondu! Artık bitti...

Sert bir bakış attı aynadan yine. Feraye’nin ağlamasına, bağırmasına ya da başka bir tepkiye mahal vermeden devam etti. Engin’in vakti yoktu bu yorucu, bıktırıcı duygusal yüklere.

-Derya bir şeyler sezmiş, bunca yıllık karım o, riske edemem. Kabul etmedim tabii ki kuşkulu cümlelerini. Psikoloğa gitmesini falan önerdim.

Feraye’nin dolmuş gözlerindeki donmuş bakışlarıyla karşılaşınca ruhsuz bir sesle devam etti Engin::

-Lütfen daha da zorlaştırma durumu. İstersen bu evde kalmaya devam edebilirsin. Ama beni bekleme artık.
Ne yani, ne bekliyordun ki? Hani benden hiçbir beklentin yoktu? Evli olduğumu yeni öğrenmiş gibi bakıyosun şu an!

Yüzünü kuruladıktan sonra losyon süründü. Bu mentolü andıran baskın koku , acıyla örüntülenmekte olan bir anıya eklenen son ilmekti. Losyon kokusu artık "ayrılık zamanı " demekti...

Sonra, herhangi bir günün sabahıymış gibi son bir hareketle saçını düzeltip ceketini aldı Dr.Engin.
Arabanın anahtarını cebinden çıkartırken:

- Hastanede durum sıkıntıya girmesin diye farklı bir çözüm düşüneceğim merak etme.

Biraz duraksadıktan sonra:

- Ne bileyim, farklı bir servise geçersin belki, yaparız bir şeyler.

Kapıdan çıkarken de başını çevirmedi, eliyle verdiği selam "çok bile" ydi :

- Görüşürüz hoşçakal ,

dedi ve hepsi buydu...Bu kadardı , onca yılın hasılatı olan son konuşma. Kapı , geri döndüğü günlerdeki olağan sesiyle kapandı, her şeyin olağan seyrinde kalabilmesine şaşırdı Feraye.

Hiçbir cevap duymak istememişti Engin, hiçbir gönül yüküne yer yoktu kalbinde.
Bu soğuk, cansız , yavan ayrılık cümleleri küçük bir ölüm deneyimiydi Feraye’nin gövdesinde oysa. İşte bitmişti, bu son günüydü can çekişen ilişkilerinin.
Engin’e göre zaten ölü doğmuştu aşkları, ama Feraye için hayata tutunma ihtimaliydi.

Ayrılık benliğin ölümüyse de , aşkın ölümü değildi. O inatçıydı, bin kez kökten kesilen bir ağacın , zaman içinde sürgün veren filizleri gibi asla vazgeçmezdi hayata tutunmaktan.
Kendi gelirdi sormadan, gidecekse de sormazdı yine.

Feraye pencereye yöneldi.
Gidişine baktı sevdiği adamın, yürüyüşüne...Onu terk edişine, ardına bile bakmayışına, ayaklarının kararlılıkla bastığı zemine , içindeki çalkantıyı umursamayan ,
hoyrat aceleciliğine, kıymet bilmeyişine,
çiğnediği kırılgan yüreğinin hızlanmış ritmine...

Gözyaşları önce yanaklarından, sonra boynundan aşağı yuvarlandı, birbiri ardına parkeye tıpırdayarak döküldü.
Yere çöktü Feraye, duvara yaslandı düşmemek için.
Ve artık dünya bomboştu, kimse kalmamıştı, siyah beyaz bile değildi, boşluktu sadece...

Bitmişti işte,
Öyle kolayca...Böyle sessizce...
Hiç sevilmemişçesine ,sevmemişçesine... Ölmüşçesine işte,
dünyaya hiç gelmemişçesine...

Gitmişti işte, yitmişti...
Ölmüştü Feraye, kimse bilmemişti...





Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Ölüme yakın deneyim/ayrılık Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ölüme yakın deneyim/ayrılık yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLÜME YAKIN DENEYİM/AYRILIK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Creative
Creative, @creative1
14.8.2025 21:02:10
er ya da geç, güç veya kolay bir hayatın içinden yaşanmışlık hikayesi
uyan kadar gönül , uyu kadar yalpalamak bazen herşey

tebrikler
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
14.8.2025 13:16:46
5 puan verdi
metin, bir ayrılığın yarattığı ruhsal çöküşü neredeyse fiziksel bir ölüm deneyimi gibi hissettiren yoğun bir iç monolog ve anlatımla aktarılmış.
feraye’nin zihnindeki karmaşa, engin’in soğuk ve mesafeli tavırlarıyla birleşerek okuyucuya güçlü bir duygusal boşluk ve çaresizlik hissi veriyor. metin, ayrılığı sadece bir ilişki sonu olarak değil, bir “benlik ölümü” ve hayata tutunma mücadelesi bağlamında da sunuyor.
betimlemeler (losyon kokusu, gözyaşlarının parkeye düşüşü, boşluk hissi) sahneyi neredeyse sinematik bir yoğunlukla yaşatıyor; duygusal acının bedensel ve zihinsel etkilerini derinlemesine hissettiriyor.

ki bir çok kadın bunu yaşıyor.zira ayrılıklara üzülen en çok kadın oluyor.zaman geçtikce kadın arkasına bakmadan gidiyor.erkek olduğu yerde kalıyor.

tebrikler

sevgilerimle sevgili deniz 🌿
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL