Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Cemile Ülkü
Cemile Ülkü

Mutluluk üzerine bir deneme

Yorum

Mutluluk üzerine bir deneme

( 2 kişi )

0

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

172

Okunma

Mutluluk üzerine bir deneme

Türk Dil Kurumu’na göre mutluluk, “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (I), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” anlamlarına geliyor.
Tanımın bana epeyce korkutucu geldiğini söylemekte fayda var. Doğrusu mutluluğun tanımının dahi ulaşılmaz olduğunu görmek beni
çok mutlu etti diyemem.
’Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli ulaşmak mutluluksa ’ dünyada mutlu varlık olması mümkün mü?

Tanımdan anlaşılacağı gibi mutluluk öyle ortada duran bir şey değil. ’Ulaşılmak’ kelimesinin cümle içinde kullanımı ’mutluluk’ denilen kavramın öyle durup dururken gelen birşey olmadığını salık veriyor. ’Ulaşılmak’ bir çabayı gerektireceğine göre en azından bunun için çabalayan insanların mutlu olması gerekir. Doğru mu peki? Bu bilginin İstatistiklerini tutmanın kolay olduğunu zannetmiyorum. En çok çabalayanlar en çok mutlu olmuşlar mı diye bakardık, iyi de olurdu doğrusu.
Mutluluk ulaşılacak birşey olduğuna göre arama eyleminin de olması gerekir. Peki bir adres var mı elimizde? Kaç çeşit toprağı kazmalı, hangi taşların altına bakmalı, kaç tane işlemeli sandığın kapağını aramalıyız ki mutluluk sıcak yüzü ile bize de gülümsesin?
Mutlu olmak için ulaşmış olmak yetiyor zannedenler yanılıyorlar. Çünkü tanım "Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşmaktan" bahsediyor.’ Bütün özlemler’ kelimesi en az iki, en çok sonsuz ihtimaller içerebilen, evrenin büyümesi nevinden genişleyerek giden elastik bir kelime. İçine ne koyarsanız onu da yutabilecek kadar büyük bir karadelik.
Bu karadeliğin içine ister istemez giriyoruz. Başka evrenlere açılan solucan delikleri bulabilen az.
Tanıma göre’ ,Bütün özlemlere ulaşabilmek’ de yetmiyor, bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli ulaşılmış olmaktan kıvanç da duymak gerekiyor.
Kıvanç duymanın, mutluluk barındırmakla birlikte övünç duygusunu da kapsadığını da ayrıca hatırlatmak isterim.

’Mut’ kelimesi ’mutluluk’ ile tanım olarak tıpatıp aynı. Peki neden ’ mutluluk’ kelimesi yerine bunu kullanmayalım. Ama bunu kullandığımıza göre vardır dil bilimcilerin bir bildiği.
Ongunluk kelimesinin tanımını verelim. "Gönenç içinde bulunma durumu, bayındırlık, mutluluk, kutluluk, verimlilik, gelişmişlik, gönenç,"
Tanımın içinden tanımlar çıktı matruşkalar gibi ama affınıza sığınarak bir kaç kelimenin daha anlamını vermeden edemeyeceğim. Çünkü bunlar da olmazsa ’ mutluluk ’ dediğimiz o
Yüce tanrıça yüzümüze gülmez.
Gönenç kelimesi " geçim genişliği, varlık içinde yaşama, varlık, bolluk, rahatlık" anlamlarına geliyor.
Kut, "iyilik getiren şey, uğur, baht, talih,"
Bayındırlık," yer için gelişip güzelleşmesi, yaşayış koşullarının uygun bir duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış, bakılıp güzelleştirilmiş olan, bakımlı," anlamlarını taşıyor.
Söylediğim gibi matruşkalar gibi birbirine benzeyen ama yinede ufak tefek boy farklılıkları olan iç içe bir düzine kelime.
"İnsan bayındır bir kentte oturmalı"
Bu cümleyi de yapay zeka kurdu ben yazı ile uğraşırken. O da farkında öyle derbeder yerlerde mutluluk rüzgarının esamesinin okunmadığının.

Bir bilgisayarda alt alta açılan pencereler gibi açılıp giden bu kelimelerin elbette bir sonu yok. Ama mutluluk kelimesinin hangi kavramlar etrafında kümelenmiş olduğunu görmemiz açısından önemliydi bu açılan pencereler. Zannediyorum ufak bir şema belirdi kafamızda.
Ufak dediğime de bakmayın. Latife yapıyorum.


"Sokakta geçirilen kırk sekiz saat tıpkı alkalik çözeltide olduğu gibi mutluluğun kristalini yaratır," diyor Walter Benjamin (Son Bakışta Aşk)
Benjamin’in ’mutluluğun kristalinin’ sokakların labaratuvarlarında keşfedildiği görüşünde. Onunla mutlu olabilmek istiyorsak, kendimizi sokaklara atmaktan başka çare bulamayacağız gibi görünüyor.
Benjaminin haklılık payını teslim etmek lazım. Hakikaten sokakların insanlara seslendiği doğrudur.
Evinin pencerelerini sıkı sıkı kapatıp panjurlarını indiren insan dahi sokağın sirenlere benzeyen sesini duyacaktır.
...


Peki sokakların insana vaaadettiği bu mutluluk ne kadardır? Bir aşkın parlayıp sönmesi kadar bir lahzalık bir zaman dilimi mi?
Sokak lambalarının yanmaya başladığı andan itibaren sokakların şarkıları çekici değil de korkunç olmaya başlamaz mı?
Akşam caddelere evlerin sarkan balkonlarından dökülen muhabbetlerde siz yoksunuzdur. ve aydınlanmış iç mekânların kaldırımlara düşen gölgeleri üzerinden Naturdamın kamburu gibi yürürsünüz..
Evlerin pencerelerinden taşan Işıklar bir ormandaki masal kulübesi kadar insanı cezbeder. Sokak lambaları her gece yaşadığı yalnızlığı üzerinize kusar. Siz yağmurlar yerine kederlerle ıslanırsınız

Huzur kavramı ile mutluluk kavramı birbirine duygu durumu olarak yakın olduğundan belki de insan çok zaman hangisinin alanı içinde olduğunu kestiremiyordur.
Kabuğundan çıkan insan bir salyoangozun mekanın poetikasinda kabu anlatılan güven duyma hissini veren kabuk

Zeki insanın mutluluğu, bildiğim en nadir şeydir.Ernest Hemingway

Cahit Zarifoğlu
Sabah kahvaltıda, çay kaşıklarının sesi birbirine karışıyorsa; bu ’mutluluğun’ sesidir. Ve anneniz karşınızda oturuyorsa, oturduğunuz yer tam olarak ’cennettir’.

Düş kuran mutlu olur.




Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Mutluluk üzerine bir deneme Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mutluluk üzerine bir deneme yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mutluluk üzerine bir deneme yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL