0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
204
Okunma
Abilerim, ablalarım, selamın aleyküm! Ben Ege’nin incisi İzmir’in güzide ilçesi Konak’tan Halil Rıfat Paşalı Toygar. Nam-ı diğer “Dümen Teker Toygar”. Bakmayın adımın omurgasız olduğuna, iki üç haytanın yakıştırmasıyla mahallenin ağzına makara olduk işte. Anam iki kez umreye gitti yoksa, hoca oğlu ne bilsin dümeni tekeri? Bu imanın ilk çıkış yeri bizim Kaypak Ethem tabi. Bitim kadar sevmem zırboyu, it olsa piresi olmaz o biçim de çekilmezdir elemanın kendisi. Pazarda marul-karpuz satar; kışın marul, yazın karpuz… İki manita da düşürdü mü ağına tamam işi pezevengin; ertesi haftaya kadar oltaya ne geldiyse- kesede ne kaldıysa -karılara yedirir içirir, üç bilemedin dört gün sonra bırakır gider. Kaypak Ethem’in yan komşusunu severim ama bak! Bakkalın çaprazındaki mavi evde oturur, üst kattaki kiracısı torba diken Sofi Murat. Ne has adamdır o be! Dininde namazında; yatsıları Hamidiye Camii’nde kılar illa mesela, daimilerindendir cemaatin. Arada patavatsızlaşıp kırar birkaç agayı ama yalan söyleyememesinden o da. Sofi Murat’ım, Allah korkusundan suyu bile ayarında içer, o şekil yani.
Sonra efendime söyleyeyim kim var, kim var… Aa! Unutulmaz, unutturulamaz; Kürt İsmail! Ulen ne babayiğit adamdır o be! Geçen gün Üçyol’daki kahvede dayının birinin kafasında ıstaka kırması hariç pek de günahı yok sabinin. Ha bir de mermi biçer o biçim. Günahından değil, maksat zanaat olsun. Onun bir de bacısı var Aleyna… Onu deyince akan sular durur mesela bende. Kürt İsmail’in kulağına gitmiş bulundu da, az daha asansörün korkuluklarından sallandırıyordu beni. Gülüm Aleyna Alsancak’taki bir kafede çalışıyor barista olarak. Dedim ona ne lazımsa ben çözerim diye ama nafile; zalim, ne hırçın kız be o öyle! Aleyna’nın bir arkadaşı var Bitirim Ceylan. Abisi Bedo içeride namusuyla yatıyor gaconun. Hem abisi hem o, başlarından dert bela eksik olmaz. Bedo içeride de rahat durmaz illa her duruşmada uzatır yatarını. Ceylan da mahallede terör estiriyor ara ara. Geçen Sofi Murat’ın üst komşusu Duman Metin’i paralamış durduk yere. Asfalyaları attı mı kaçacaksın ondan, manyak karı, öfke frekansıyla ölü diriltir. Sonra köpeklerimiz var Asil ve Efe. Kedilerle ittifak halindeler ama yabancı piçlere tav oluyorlar. Gece ikide ölümcül kavgalar edip kan revan kazanıyorlar.
Eh be sevdiğimin mahallesi, iti bile derbeder!
Az aşağı sallandırırsanız Adile Naşit Yokuşu var, bitiminde bir park. Yenge vardı orada bir tane, çoluğa çocuğa şeker çikolata dağıtıyordu lanet karı. Ne oldu sonra ona bilmiyorum, diskolandı herhalde. Bakkalımız babacandır, sabah şarapçılarına denk gelmezseniz beş dakika keyifle sohbet eder, ekmeğinizi ezinenizi alır çıkarsınız. Sahi ha, şarapçılar fena, bulaşmayın. Haplı park var farz-ı misal, biz daha kıçı boklu bebeyken okul çıkışı kavgaya tutuşurduk orada. Bıçağa gelmeyen yoktu aramızda, bakmayın ufak yaşlarımıza. Az biraz topumuz biraz berduşumuz var ama be abilerim ablalarım Ahro Boncuk ablamın buketleri kadar güzeldir semtimiz. Hepinizi de bekleriz. Adımı verin Dümen Teker Toygar diye; oto tamircisinin yanındaki merdivende iki çavoyla sigara paylaşırken gösterirler size.