0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
128
Okunma

Yaşam, bize kendini dayatan kaçınılmaz bir süreçtir; olgusal gerçeklikler içinde şekillenen, uyarlanmış basamaklar ve geçişlerle dolu bir yol. Ancak neye yönelirsek, ondan kaçma eğilimindeyizdir; bu, insanın kendine el uzatırken hissettiği ürpertici bir paradokstur.
Zaman, bizi bu sürecin içine alır, çıkışı olmayan bir yolun içine hapseder; pervane gibi dönüp dururuz azimle, kaçış mümkün değildir ve kurtuluş hayaldir. Bu yolun her aşaması, temsili olan ayan olgularla şekillenir; her gösterge, yaşamın yazılı teminatıdır.
Diyelim ki hangi balığı tuttuğumuz önemli değil; belki de aldanmaya açık, bizi yarı yolda bırakan, insanı küçük düşüren bir niyet taşıyan balıktır. Bahaneler, yaşamsal ironilerle üretilir; insanı daima başka yaşam alanlarına, sahte meşguliyetlere sürükler; bunlar oyun ve boş eğlencelerden başka bir şey değildir. Eğer bunlar yapılacak işlerse, o zaman işin kendisi sorgulanmalıdır.
Gerçekte, gösterge insanı dipsizliğe sürükleyen değil, aksine ona teminat veren, yazılı levhadan gelen izlenilecek doğru yoldur. Bu yol, şüpheye gerek bırakmayan işler silsilesidir.
Ve nihayetinde, şüphe, hakikatle yüzleşme azminin temelidir; insanı harekete geçiren, sorgulayan, yolunda tutan gerçek bir güçtür.
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (1)