Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
belkibirharfimben
belkibirharfimben

AK Parti Türkiye'de dinsizliği mi arttırıyor?

Yorum

AK Parti Türkiye'de dinsizliği mi arttırıyor?

( 1 kişi )

0

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

181

Okunma

AK Parti Türkiye'de dinsizliği mi arttırıyor?

Mürşidim Münazarat’ta "Cerbezenin şe’ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galip etmektir..." dedikten sonra ekliyor: "Meselâ, bir aşiretin her bir ferdi bir günde attığı balgamı, cerbeze ile, vehmen tayy-ı mekân ederek, birden bir şahısta o muhassalı temsil edip, başka efradı ona kıyas ederek, o nazar ile baksa... Veyahut bir sene zarfında birisinden gelen râyiha-i keriheyi, cerbeze ile tayy-ı zaman ederek, bir dakika-i vâhidede, o şahs-ı hazırda sudurunu tasavvur etse, acaba evvelki adam ne derece mustakzer, ikinci adam ne derece müteaffin... Hatta, hayal gözünü kapasa, vehim dahi burnunu tutsa, mağaralarından kaçsalar, akıl onları tevbih etmeye hakkı olmayacaktır. İşte, şu cerbezenin tavr-ı acîbi, zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temaşa eder. Hakikaten, cerbeze, envaiyle garaibin makinesidir..."

Bugünlerde, tevafuk, AK Parti’nin ’sahadaki dünyevîleşmenin yegane sorumlusu olduğu’ üzerine epeyce beyanata rastladım. Doğrusu ben de büsbütün tenzih etmem. Fakat ifrat etmekten de çekinirim. Çünkü ifrat eden adaletten sapar. Kur’an bize ’hasmımıza dahi adaletli davranmayı’ emretmiştir. Kaldı ki AK Parti hasmımız falan da değil. Son genel seçimde YRP’ye verdiğimi saymazsak reyim hep onlaraydı. Bundan bir pişmanlığım da yok. Evet, hayalini kurduğumuz İslamcılığı AK Parti’de göremiyoruz, lakin CHP kazansa o mübarek hayalleri gerçekleştirebilecek miydik sanki? Sualime ’Evet!’ diye cevap verenler varsa metnimi okumayı şimdi bırakabilirler. Zira, tıpkı şeriat gibi, okurluk da mesuliyet için ’akıl bâliğ olma’yı şart görür.

’Sol’da ümmet-i Muhammed’in ikbalini arıyacak kadar aklımı peynir-ekmekle yemedim çok şükür. Neyse... Uzatmayayım. Asıl mevzua geleyim. Bence AK Parti hükümetini yaşadığımız cümle sosyolojik sorunların tek sorumlusu olarak görmek ’cerbeze’nin alanına giriyor. O da şöyle oluyor: "Müteferrik büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir." Evet. AK Parti hükümetinden de kusurlar sâdır olmuyor değil. Lakin, buna dikkat, hükümet ’tastamam kusur’ değil. Ve dahi ’kusurların tastamam sorumlusu’ değil. Aslında Osmanlı’nın son döneminden günümüze tevarüs eden bir dizi problemin inkişafını yaşıyoruz biz bu yıllarda.

Ki yine kendisi bir yerde diyor: "Hürriyetçilerin ahlâk-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece lâubalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince, ahlâkça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden, şimdiki vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli milletin nesl-i âtisi, seciye-i diniye ve ahlâk-ı içtimaiye cihetinde ne şekle girecek, elbette anlıyorsunuz." Yani halihazırda görülen yıkımların elli sene öncesinin hatalarından kaynaklandığı da olabilir. Başka bir yerde de Üstad Hazretleri ayetlerden istihraçta bulunurken şöyle söylüyor: "(...) Eğer beraber olsa, Milâdi bindokuzyüzyetmişbir (1971) olur. O tarihte dehşetli bir şerden haber verir. Yirmi sene sonra, şimdiki tohumların mahsulü ıslah olmazsa, elbette tokatları dehşetli olacak..." Bilenler bilir. 1971 yılı Türkiye için cidden tehlikeli bir dönemeç olmuştur.

Öyleyse biz de, eğer gerçekten ’gerçek sorumlu’yu arıyorsak, yalnız bugüne bakıp durmayacağız. Düne-önceye uzanacağız. Evvele de illa bir nazar edeceğiz. Ha, şunu da ihmal etmek zorunda değiliz bunu söylerken, diyebiliriz: "AK Parti, Osmanlı’nın ahirinde başlamış, Cumhuriyet’in bidayetinde hepten ipini koparmış, şimdi bünyeyi sarmış bu dünyevîleşme hastalığa lazım şifaları sunamıyor." Bunu söylemekte beis yok. Hakikaten de öyledir. Hükümet böyle bir misyonla hareket ediyor görünmemektedir. (Dilinde zaman zaman böyle parlamalar olsa da sahada doludizgin gayret yoktur.) Fakat şunu da kabul etmek zorundayız: AK Parti, en azından sol hükümetler gibi, dindarların ensesine çökmüyor. Hatta, aksine, seçmeni onlar olduğu için bir derece kollama yeteneğine de sahip. Aman dikkat. Sezar’a bu kadarcık hakkını vermezseniz siz de Brütüs olursunuz. Ben Brütüs gibi nâdân olmak istemediğimden Sezar’a hakkını vermeye çalışıyorum.

"İşte, şu cerbezenin tavr-ı acîbi, zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temaşa eder..." ’Müslüman oğlu/kızı müslüman’ Osmanlı sosyolojisinin bugünkü dünyevîleşmesi, deistleşmesi-ateistleşmesi veya açık-saçıklığın bu derece artması, bunlar tastamam AK Parti’nin suçu olan şeyler değil. İnsaflı olalım. Mâkulden uzaklaşmayalım. Mevcud durum esasında ’küresel güçlerin’ Türkiye üzerine asırlardır yürüttükleri planın sonucu. Zamanımız, ne yazık, bu yaraların patlayışına şahitlik ediyor.

Osmanlı bakiyesini yiyerek bu noktaya kadar dayandık. Kolay değildi. Döküle döküle direnildi. Ancak nesilden nesile bozulmanın miktarı da artıyor. Delik genişliyor. Çürüme yayılıyor. Sahici bir ’iman hamlesi’ başlatmadığımız sürece kaybetmekten kurtulamayacağız gibi. Cep telefonu, sosyal medya, internet vs. kaybedişimizi daha da hızlandırdı. Ciddi bir savaş vermeden bu gidişatı çevirmek mümkün görünmüyor. Bundan da en çok AK Parti’nin rahatsız olması lazım aslında. Evet. Zira seçmeni eriyor. Dünyevîleştikçe sağcılar solculaşacaktır. O da sandığa AK Parti reyi olarak yansımayacaktır elbette. İşte, tam bu zeminde, hükümete kızmaya hakkımız var. Zira mürşidim Hakikat Çekirdekleri’nde de diyor ki: "Desâtir-i hikmet, nevâmis-i hükûmetle; kavânin-i hak, revâbıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse, cumhur-u avamda müsmir olamaz."

Eğer AK Parti’ye hâkim olan irade "Dindarlara özgürlük veriyorum ya, başlarının çaresine baksınlar, gerisi onların işi..." diyorsa geleceğimiz pek yaştır. Zira sadece ’desatir-i hikmet’ ile ahirzaman fitnesine galip gelmek zordur. ’Nevamis-i hükümet’ yardımı gerekir. ’Kavânin-i hak’ ile ikna olacakların sayısı azdır. ’Revâbıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse’ toplumsal alışkanlıkların değişmesi na-mümkündür. Hükümetin elinde bu bağımlılıkları değiştirebilme gücü var. Nasıl ’kapalı alanlarda sigara yasağı’ ile tüm Türkiye’nin bu alışkanlığını değiştirdi. Önce hık-mık diyenler de zamanla kabullendiler, alıştılar. Başka hususlarda da aynısı olabilir. AK Parti’ye 2002 Kasım’ından itibaren Tâlibân gibi davranması gerektiğini söylemiyoruz. Ama bu işlerde de haybeden yere nötr olmayın be kardeşim. İttirmeye devam edin. Gücünüze illa ki ihtiyacımız var.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Ak parti türkiye'de dinsizliği mi arttırıyor? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ak parti türkiye'de dinsizliği mi arttırıyor? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AK Parti Türkiye'de dinsizliği mi arttırıyor? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL