0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
147
Okunma

Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi
bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı
komutan bir orduyu, ordu koca bir
ülkeyi kurtarır."
Herkes zamandan, pahalılıktan, ahlaksızlıktan, edepsizlikten, hırsızlıktan, dolandırıcılıktan, acımasızlıktan, zalimlikten şikayet ediyor.
İnsanın kötü bir huyu var. Kendi burnunun ucundaki kusuru görmez ama başkasını ta kuyu dibindeki kusurunu görür.
Her şeyden önce kendimize bakmamız ve eksikliklerimizi tamamlamamız gerekiyor.
Aksi halde başkalarına söz söylemeye hakkımız olmaz.
Olaylara kendimizden değil de çevreden başlayarak bakarsak dağılırız. Hiç bir zaman da toparlayamayız.
Dağılmak huzur bozar, ümitsizlik verir.
Birlik ise dirlik, ümit ve huzur verir.
Değişim insanın kendinden başlar. Bir çivi gibi.
İnsanın kendi sorumlulukarını yerine getirmesi çivi kadar önemli.
İnsanın sorumluluk daiesi kendisnden başlar. Sonra aile, mahalle, şehir, ülke ve dünya diye gider.
En mühin sorumluluk birinci dairede, ikincisi ailede, sonra ara sıra vazife düşen daireler gelir.
Kendini bilen insan sorumluluklarını göz ardı edemez. Gayet ciddi yapar.
Her şeyden önce vücudu bir emanettir. Emaneti iyi korumalı. Emanet sahibinin istek ve yasaklarına uymalıdır. Aksi halde vücut arıza verir, beyin kartı yanar.
Namaz en birinci vazife. Tıpkı bir çivi gibi. İnsanın odak noktasını sabitler.
Namaz kılan bir insan kötülüklerden sakınır. Başkalarını da sakındırır.
Fertten başlayan bu güzellik önce aileyi, sonra mahelleyi, sonra şehri ve ülkeyi hatta dünyayı kurtarır.
Toplum şikayet kaldıracak halde değil. Vazifeni yap gerisini Allah’a bırak.
Zira bütün zaferlerin başlangıç noktası bir kişiden başlar.
O kişi sen olmak istemez misin?
Sakın bir benim çabamdan ne olacak deme.