1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
185
Okunma

Bir gün bir bilge, öğrencisine şunu sordu:
“Yolun sonuna vardığını nasıl bileceksin?”
Öğrenci düşündü. Yol dediğin bir varış noktası değil miydi? Ama bilge gülümsedi ve ekledi:
“Yolun sonu yoktur. Çünkü her varış, yeni bir başlangıcın kapısıdır.”
İnsan hayatı da böyledir. Hep bir yere varmak isteriz, ama vardığımızda içimizde başka bir özlem filizlenir. Kendimizi tamamlanmış hissetmek için bir şeyler ararız: Başarı, aşk, huzur… Ama neyi bulursak bulalım, içimizde yeni bir arayış doğar. Çünkü insan bir yolcudur ve gerçek keşif, dış dünyada değil, ruhun derinliklerinde gerçekleşir.
Bazen yol, bize işaretler gönderir. Bir tesadüf, bir rastlantı, bir yabancının söylediği birkaç kelime… Bunlar, evrenin bizimle konuşma biçimleridir. Ama işaretleri okuyabilmek için önce durmayı ve gerçekten bakmayı öğrenmeliyiz.
Çoğu insan, hayatı bir yarış gibi görür. Hızla ilerlemek, en kısa yoldan hedefe ulaşmak ister. Ama asıl bilgelik, yolun her anını fark ederek yürümektir. Bir çiçeğin açışını, rüzgârın taşıdığı kokuyu, bir çocuğun gülüşünü görmek… İşte gerçek yolculuk budur.
O yüzden, nereye gittiğin kadar nasıl yürüdüğün de önemlidir. Hızlı gidersen bazı şeyleri kaçırırsın. Yavaşlarsan, yolun sana fısıldadıklarını duyabilirsin.
Şimdi kendine sor:
Bu yolculukta neyi arıyorsun? Ve belki de daha önemlisi, zaten sahip olduğunu fark edemediğin ne var?
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (3)