4
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
559
Okunma

Bir Çocuğun Gözünden Savaşın Hikâyesi
Benim adım Yusuf.
Ama artık bana sadece “çocuk” diyorlar.
Çünkü ismimi bilen kimse kalmadı.
Sesim, bir sirenin içinde kayboldu.
Bir sabah annem beni uyandırmadan önce, bomba sesi uyandırdı beni.
İlk başta rüya sandım.
Ama sonra duvar üstüme düştü.
Ben yaşadım.
Kardeşim değil.
Kardeşimin adı Zeynep’ti.
Üç yaşındaydı.
Küçücük elleriyle bana sarılır, “masal anlat” derdi.
Ben de hep yalan söylerdim:
“Yarın parkta salıncağa bineceğiz.”
Park yoktu. Ama o hep inanırdı.
O gün bomba düştüğünde…
O bana masal anlatıyor gibiydi:
“Abi,” dedi,
“Gökyüzünde kocaman bir kuş var!”
Sonra toz oldu her şey.
Zeynep sessiz kaldı.
Çok sessiz…
Onun sesini hâlâ duyuyorum bazen.
Rüzgâr esince.
Bir çocuk gülünce.
Ama hiç geri gelmiyor.
Annem yanımdaydı.
Koşuyorduk. Sonra bir şey oldu.
Bir demir parçası bacağına saplandı.
Dizinden aşağısı kırılmış gibiydi.
Yere düştü.
Kanı toprağa karıştı.
Ben bağırdım:
“Anne kalk, hadi kalk!”
Ama kalkamadı.
O an sustu.
Sadece bana baktı.
Ve gülümsedi.
“Sen yaşa,” dedi.
“Ben kalırım burada.”
Onu bıraktılar.
Ben gittim.
O kaldı.
Sonra beni bir çadırın içine götürdüler.
Çadır dediğime bakma…
Eskimiş bir branda, çıplak zemin, soğuk, karanlık.
Ama bana “şanslısın, hayattasın” dediler.
Susamıştım.
Su yoktu.
Birisi bana yarım şişe getirdi.
Onu üç gün sakladım.
Çünkü bir yudum bile ömürdü burada.
Gece…
Karanlık değil burada, karanlıktan da koyu.
Çünkü karanlıkta gözün alışır.
Burada sadece korkuya alışıyor.
Uçak sesi geldiğinde herkes yere yatıyor.
Kimse dua etmiyor artık.
Herkes sadece gözlerini kapatıyor.
Çünkü dua edecek kadar zaman olmuyor bazen.
Bir gün bir kız çocuğu gördüm.
Kolu yoktu.
Ama gülümsüyordu.
Sanki savaş yokmuş gibi.
Bana “taşlardan ev yapalım mı?” dedi.
Ev mi?
Evimiz yıkıldı bizim.
Ama onun için ev demek,
iki taş üst üste koymak,
bir teneke kapağını pencere sanmaktı.
Hiç o kadar mutlu birini görmemiştim.
Kolunu kaybetmişti,
Ama umudunu değil.
Benim gibi o da bir çocuktu.
Ama o benden daha büyüktü galiba.
Çünkü acıyı saklayabiliyordu.
Ben sadece sessiz kalabiliyorum.
Zeynep gitti.
Annem kaldı, ama başka bir kadın gibi.
Kolsuz kız gülümsüyor hâlâ.
Ve ben her gece aynı rüyayı görüyorum:
Bir çadır.
İçinde Zeynep, annem, o kız.
Ve ben…
Gece uyanıyorum.
Alev kokuyor bazen hava.
Bazen yanık ekmek.
Bazen sadece sessizlik.
Geçen gün bir taş buldum.
Üstüne yazdım:
“Biz de çocuktuk. Büyümedik. Savaştık.”
Ve sonra gökyüzüne baktım.
Bulut yoktu.
Ama ben yine de içimden geçirdim:
“Allah’ım, bir gün… sadece bir gün oyun oynayabileyim.”
Çünkü ben hâlâ çocuğum.
5.0
100% (10)