Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
filamingo
filamingo
VİP ÜYE

ATATÜRK PARTİLERÜSTÜDÜR

Yorum

ATATÜRK PARTİLERÜSTÜDÜR

( 1 kişi )

3

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

926

Okunma

ATATÜRK PARTİLERÜSTÜDÜR

Atatürk uygarlık devrimcisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini kurmuş; devlet ile halk arasında köprü niteliğinde Cumhuriyet Halk Fırkasını ihmal etmemiştir. Partizan değil devlet adamı olduğu için, çok partili sistemi öngörmüş, Terakkiperver Fırkanın kurulmasını özendirmiş ve kendisinin partilerüstü olduğunu kanıtlamıştır.

Partilerüstü olduğunun dünyaca kanıtı ise, Tükiyede hangi parti iktidarda olursa olsun; yabancı devlet adamlarının Anıtkabirde mozolesini ziyaret etmeleridir. CHP Atatürk’ün elbette kurduğu partidir, inkar edilemez. Partilerüstü Atatürk abartılarak sadece CHP’lilerinmiş gibi sahiplenilmemeli, particiliğe alet edilmemelidir. "Sizin partiniz Atatürklü, bizim partimiz Atatürk tarafından kurulmadığı ve siz sahiplendiğiniz için Atatürk kalmadı" ortamı oluşturulmamalıdır.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Atatürk partilerüstüdür Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Atatürk partilerüstüdür yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ATATÜRK PARTİLERÜSTÜDÜR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
levent taner
levent taner, @leventtaner
3.6.2025 16:48:24
Merhaba kıymetli arkadaşlar

Görüşlerin farklılığında şaşılacak bir şey yok özünde, birey üzerinden aldığımızda insanların genetiği, yetiştiği muhit farklı, aşağı yukarı aynı eğitim sisteminden çıksak da farklı bireysel damarlardan geldiğimiz muhakkak, yanı sıra Anadolu'nun, Türkiye'nin kıtalararası geçiş yeri konumu da toplumsal yapımızdaki çeşitliliği açıklar, Avrasya olmanın avantajlarını da dezavantajlarını da yaşıyoruz, zengin bir medeniyet tarihi bahşediyor, dünya çapında açık hava müzesi kılıyor bizi, öte yandan kozmopolit bir damarda açıyor bünyemizde, batı dünyasının Oryantalist kapanlarına açık da kılıyor ülkemizi, aydınımızı, insanımızı

Ne ki tarihi dönemleri ele alırken olgular üzerinden eğilmekte sıkıntılıyız konulara, salt olay döküm bizi ancak vakanüvis kılar, devirlerin iç ve dış dinamikleri, süreç, evveliyat hani?

Batılılaşma tarihimiz Tanzimat'tan hatta 3'üncü Selim'den bu yana iki asır, oysa biz kalkıp yüzyıldır şöyle oldu böyle oldu diyerek geviş getiriyoruz, kılık kıyafetle uğraştık diyoruz da 2'inci Mahmut fesi getirdiğinde gavur padişah tabir edilmedi mi? Atatürk şapka kanunuyla alışkanlıklara, tutuculuk eğilimine vurgu yaptı aslında, yoksa şapkayla gelişme sağlanmayacağı zaten belli değil mi? İlk yıl başı kutlamaları saray çevresinde sultan Abdülmecit dönemi değil mi? Hani derim ki şekilci batılılaşma ögelerinin bir günün meselesi olmadığı da aşikâr

Öte yandan İslam dünyası bin yıl önce Endülüs, Abbasiler, Selçuklu, beş yüzyıl önce Osmanlı eliyle medeniyet merhalelerinden geçmekte, ya peki sonra? Batı dünyası birkaç asırdır iktisadi, teknolojik, bilimsel gelişme gösterirken İslam dünyası Atatürk ile mi geriledi? Karlofça'dan itibaren yitirilen nice toprakları Lozan'da mı arıyoruz? Elbette Atatürk ve erken Cumhuriyet sorgulanır, ancak nasıl, hangi ölçekte? Bir gecede cahil kaldık şeklinde beylik laflarla mı? Sonra bin dokuz yüz yirmilerde otuzlarda dünya ne merkezde? İki dünya savaşı, dünya ekonomik krizi, yeryüzü genelinde sanat, edebiyat, felsefe aleminde dinsiz, ateist cereyanlar hakim, bir buhran çağı çok açık net, dinin, mistisizmin merkezi figür teşkil etmediği bir zaman bu, Atatürk tayfunlarla, tsunamilerle örülü bir devirde dümende, ortasında kalarak kasırgayla birlikte hareket ediyoruz bir nevi, evet Jakoben laisizm siyasetini bende sorgularım ama devrin dünya konjonktüründen bağımsız değil, uluslararası ilişkiler sahasında bu atmosferden reel politik çizgide faydalandığımızda muhakkak

Bir örnek vereyim, Ayasofya'yı müze yapıyoruz, neden peki? Hıristiyan alemine saygı mı gösterdik, değil elbette, Montrö sürecinde Ortodoks alemini yanımıza çekiyoruz, Rusya ve Yunanistan boğazlar üzerinde egemenlik haklarımızı kazanmamızda desteklemekte bizi, işin ilginç yanı Montrö sözleşmesini imzaladıktan sonra aynı Atatürk Ayasofya'yı tapuya Camii Kebir statüsünde kaydettirmekte yeniden, bir örnek bu, bir doktrin adamı ya da filozof değil ki Atatürk, pragmatist bir şahsiyet, değerlendirmelerimizde bunları da gözetmeliyiz derim

Sonra hiç seçim yapmadı derken Cumhuriyet, demokrasi dünyanın neresinde bir günde tesis edildi? Fransa'da bugün beşinci Cumhuriyet yürürlükte, 1789'da bir kalemde Cumhuriyet, demokrasi mi geldi? İngiltere'de Cromwell tarafından kralın boynunun vurulması 1650'de, üç yüz elli yılı geçiyor bakın, demem şu ki her şey bir süreç meselesidir

Nihayet çok söz götürecek konulardır o ayrı
Saygı ve selamlarımla.
Etkili Yorum
bulunmaz_hint_kumaşı
bulunmaz_hint_kumaşı, @bulunmaz-hint-kumasi
3.6.2025 09:53:25
önce ahlak sonra din ,ahlaksız dindarlar şeytanın dünyada vucut bulmuş halidir...tarihi mısırlı soysuzundan öğrenenlere tavsiyem nutuk ve elmalılı hamdi yazırın kuranın Türkçe meali ni okuyun...memleket soysuz hain dolu...
belkibirharfimben
belkibirharfimben, @belkibirharfimben
2.6.2025 16:07:04
Bence Atatürk'ü artık arkada bırakmamız lazım. O da, tıpkı çağdaşları Hitler, Stalin vs. gibi diktatörler döneminde yaşamış birisidir. Diğer milletler diktatörlerini geride bıraktılar. Biz bırakamıyoruz. Esas sorun burada. Mesela: Demokrasiyi hiçbir zaman istememiştir. Çok partili sistemi hiçbir zaman istememiştir. Hayatında hiç seçim yaptırmamıştır. Zorla insanların kılık kıyafetlerini değiştirmiştir. Alfabeyi değiştirmiştir. Bunları referandumla falan yapmamıştır. Zorla yapmıştır. Bunlar demokratik liderlerin özellikleri değildir, vesselam.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL