2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
301
Okunma
3o-o5-2o25 cuma
Bu sabah yine erken uyandım. İşçilikten kalma bir alışkanlık, ne kadar uykusuz olursam olayım saat altı ben ayaktayım. Ev halkı hoşlanmasa da, üstelik tez canlıyım, sürekli dönüp dururum. Bu gün güzel bir gün gibi moralim yüksek şakayla güne giriştim. Önce çayı koydum, peşinde depoda kedilere geçtim, kimse yok hepsi dışarılarda geziyor, sessizce kumları temizledim, mamaları suları değiştirdim, bağırdım isimlerini tek tek anarak, onlarda tek tek yüksek pencereden içeri atladılar. Eve döndüm güzel bir kahvaltı sofrası kurdum. kahvaltı benim en büyük zevkim yoksa sıgara tüttüremiyorum.
Kahvaltımı yaptım baktım yapacak pek iş yok bu gün, yürüyüşe çıkmaya karar verdim. yine de çıkmadan evi gözden geçirdim. Ekmek vardı eksik bir şey görünmüyor, ilaç kutusuna baktım o da tamam malum hafta sonu cumartesi pazar eczaneler kapalı işi sağlamam aldım.
Çıkmadan ince bir poşete kedi maması koydum. Yürüyüş yolunda bırakılmış kediler oluyor onlara veriyorum. Bu da bende alışkanlık yaptı.
Bazen çok kızıyorum insanlara, sevmek için, yada çocukları sevsin diye yavru kedi alıyorlar. Kedi büyüdükten sonra sokağa bırakıyorlar. Ev kedileri dışarı ortama alışamıyorlar kolay kolay, çok zorluk çekiyorlar. Bazıları da ekonomik nedenlerle aldıkları kedileri sokağa bırakıyorlar. Bir kedinin yükü ne olacak be kardeşim.
Yürümek benim için olmazsa olmazdır yaşamamın bir parçası, hem sağlık için hem biraz nefes almak için, yürürken düşünüyorum bir dize yakalıyorum o bana bir şiir oluyor. Ayrıca insan hallerini severim, gelip geçen halleri gözlüyorum. Açıkçası ben sokakta şiir topluyorum. Bazen üstüme vazife olmasa da bazı işlere sohbetlere katılıyorum.
Her zaman mama verdiğim parkın sonunda bir kedi var, yavrucak acıkmış yola çıkmış, yürüyenlerle yürüyor, bir ona dönüyor bir buna, pışt diyen de oluyor eğilip sevmeye çalışanda, ona doğru tam hamle yaptım. Kedi bir bayanın ayaklarına dolandı, sanırım elli yaşlarında, bir tekme attı ’ayyy’ diye bir ses çıkararak hemen yetiştim. ’Ne yapıyorsun abla’ dedim Allahın dilsiz hayvanı bana cevap vermeden solgun buz gibi bir suratla uzaklaştı.
Çağırdım kenara mamasını verdim. Emekli yürüyüşçü arkadaşlar toplandı bir bankta oturduk, malum önümüz bayram ikramiye peşinde temmuz zamları koyu sohbet, biraz küfür biraz isyan kahkahalar karıştı, izin istedim kalktım. Saat iki oldu mu evde olmam lazım öğle yemeğine beklenirim, yoksa çıngar çıkar.
Yemek faslından sonra bilgisayarın başındayım yatana kadar, çağırınca emektara bakarım, geri gelir otururum, leptop hep açıktır ama ben üstünde olmam. Sokakta düşündüklerimi yazıya dökmeye başlarım. Eğer hiç bir şey toplamadıysam o zaman doğaçlamaya başlarım on ikiye yetiştirmeye, duvarıma astıktan sonra ışıklar kapanır. muhtemelen saat 12, 15 dır. Bir günü böylece tamamlamış oldum. Sabah ola hayrola...
Coşkûnî
5.0
100% (5)