0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
236
Okunma

SEN Mİ ÇOK ZEKİSİN YOKSA BEN Mİ APTALIM
Hayatta herkes, yaptıklarından sorumludur. "Sevdiklerini özgür birakacak, sadece sonuçtan sorumlu tutacaksın!’ dediğim buydu!
Oysa sen kişinin yaptıklarının örtük kalabileceğini, günyüzüne çıkmayacağını, yeri ve zamanı geldiğinde, karşına çıkacak bir engel olmadığını, olamayacağını düşünüyordun! Tıpkı Instagram sayfasında sana zarar verebileceğini düşünmediğin sıradan, alalede paylaşımlar gibi! Oysa şimdi bunların hiçbiri olmamış, yaşanmamış gibi tekrar soruyorum!
Bensiz ve kimsesiz nasılsın yaban ellerde? Kendini yalnız ve kimsesiz olduğunu hissediyor musun?
Üşüdün mü?
Ceketimi vereyim!
Susadın mı?
Su getireyim!
Acıktım mı?
Yemek yiyelim!
Çantan ağır!
Ver de taşıyayım.
Ya da, yüksek topuklu ayakkabıyla, merdiven çıktığında arkandan çıkan, merdiven indiğinde elinden tutarak önünde inen biri var mı yanında?
Ne bileyim bir restauranta gittiğinde, kendisi oturmadan, senin sandalyeni çekip oturmana, kalkınca yine sandalyeni çekip kalkmana yardımcı olan biri var mı?
Nezaket kurallarını yıkmadan, şarap içmek istediğinde, masaya gelen şaraba gurmelik yapan biri?
Rahat giymem için, ceketini, montunu, hırkanı tutan biri var mı?
Ola ki; hasta olursan,
haber ver sana koşayım!İstersen, hastahanaden rendavu alayım! Yanında olayım! Diyen biri var mı yanında, yakınında?
İlaçlarını almaya çalışan ve bunun için çırpınan biri var mı? Ne bileyim, Zorluda iki porsiyon makarna ve şaraba 950 ₺, Ortaköy’de bir menemen iki bardak çaya 190 ₺, Bakırköy’de içmediği paça çorbasına 114 ₺ ödeyen birileri var mı?
Yok halan geldi, yok teyzen geldi, yok amcan, dayın geldi. Karşılamak için otogara koşup, kilometrelerce valizlerini taşıyan biri var mı?
Yoksa bütün bunları ve daha fazlasını yapmak için, kendini tecrit mi ettin? Yani yapayalnız mısın?
Telefona; "mutluluğum" diye kaydettiğin nerede?
Mesela, çocukluk, ya da
gençlik aşkın?
Ne bileyim, daha da fazlası; belki motosikletiyle sürpriz yapıp sana gelen ve birgün "hoşça kal" diyerek çekip giden biri var mı?
Ya da ne bileyim, evde yaptığı çayı termosa doldurup, sana arabanın içinde o çayı ikram eden
Üniversite arkadaşın yanında mı?
Ya ağzı kazurat kokan karavancı sapık var mı?
Bakırköy’de ki restaurant çalışanını saymıyorum bile!
Ya da,
Gece nasıl uyudun?
Güne nasıl uyandın?
Bugün planın ne?
Senin için ne yapabilirim diye soran, sen istemeden, koşup da sana gelen var mı?
Yumuşatarak söylüyorum!
Bir ajan gibi, kendisini fark ettirmeden, adım adım, şehir şehir, peşinde dolaşan var mı? Sık sık değil, arada bir de olsa, sana sürpriz yapan, seni hiç olmadık zamanlarda şaşırtan var mı?
Mesela; üç gün geçse ve
seni görmese, özlediğini söyleyip, hırçınlaşarak
kavga eden biri var mı? Sonra; kolundan tutarak,
ayağa kaldırıp sarılarak barışıyor mu?
Ve sen; bu dediklerin yok diyorsan; hâlâ ve inatla
çocukluk aşkım "mutluluğum" Motosikletlim, karavancım, ve zamanını ve malını senden esirgeyen üniversite arkadaşına, hâlâ,
saygı duyuyor ve adım atmalarını bekliyor musun?
Biliyorum!
Cevabın; hayır olacak!!!
Peki,
Kabul ettim!
O zaman, hâlâ, ve inatla,
seni mutlu etmeme neden izin vermiyorsun?
Aşkı, sevgiyi sadakati anlamakta, sen mi çok zekisin? Ben mi aşkı anlatmakta çok aptalım?
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (2)