0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
188
Okunma

İYİ BİR EŞ
"Doğru eş kimdir?" (Kitap mısrasından)
"Doğru eş uzun bir süre flört ettiğiniz kişi değildir." diyerek dişil bakış açısıyla, giriş yaptığı paragrafa şöyle devam ediyor; "zor zamanlarında hep yanında olacağını bildiğin, dertlerini, sevinçlerini paylaşabileceğin, bakış açısına güveneceğiz, senin fikirlerine saygı duyan, konuşmaktan sıkılmayacağın, hayata kustugun zaman seni kabuğundan çıkarabilen, gözlerine baktığında ne söylemek istediğini anlayan, iyi ve kötü günlerinde her daim yanıbaşında olan kişidir."
&&&&&&&&&&&
diye nokta koyduğu parağrafi, hangi ehil kişilik ya da hangi psikoloji bilgisiyle veya hangi sosyolojik araştırmayla ortaya koymuştur bilmiyorum.
Lakin herkesin adına olduğu bu sıralanmış mısralarda anlaşılan o ki, yazar arkadaşımız. Seri üretime geçerek tek tip insan yaratma gayreti içine girmiştir.
Tabiidir olaya ticari açıdan baktığınızda, bu seri üretimin uzun vadede oldukça karlı bir yatırım olacağı düşünülebilir. Ne var ki, bu talepkâr sıralamaları. Üretilen insan tiplemesi bellek kartına yüklemede oldukça sorun yaşanacağıdır.
Daha da önemlisi; insan yaşamında 18-20 yılı yok sayarak, bu fabrikayı, "flört" temeli üzerine inşa ederek, insanda ortalama 20 yılın hafızasını silerek ikili ilişkiyi 20 yaş sonrasına, yani "flört" döneminden sonrasından itibaren başlatmıştır. Oysa iyi bir eş, iyi bir ailede yoğrulur, mayalanır, şekillendirilerek fırına verilir. Ki bu sürecin başlangıcı "flört"evresiyle değil, ana rahminde, cenin halindeyken başlar!
Dolayısıyla böyle bir fırından çıkmış insanın kazanacağı şeyler yukarıda sıralanmış kriterlerden önce; "insan olabilme ve saygı" becerisini kazanmayla başlayacaktır.
İnsan olma becerisi ailede öğretiyle başladıktan sonra, kişi, doğal olarak öz’e saygı duyacaktır. Öz’e saygı duyan birey, dolayısıyla partnerinin kişilik haklarına saygı duyarak. Zorluklara tek taraflı değil, birlikte katlanarak başarı gösterir.
Yazarımızın başka bir birliktelik kriteri ise; dert ve sevincin paylaşılması konusu!
Yine kök ailede birey olmayı, yani insan olmayı başarmış bir kişi, değil partneri, her bir insanla, herbir hayvanla, hatta doğayla bile barışık insan olur. Bu da herhangi birinden talep yoluyla elde edilecek bir durum olmadığını bilmesi gerekir.
Yazar arkadaşımızın yaratmak istediği insan tiplemesine, "Fikre saygı gösterecek kendilerinin her saçmalığını dinleme becerisine sahip duygu yoksunu, beyni boş, tepki göstermeyecek bir robot gibi herşeyi onaylayacak insan istemektedir.
İşte burası çok önemli! " Hayata küsüp kabuğuna çekildiğinde, seni o kabuktan çıkarabilecek birini istemektedir" ki haklıdır da. Ama bir farkla. Ya o anda talepte bulunduğun kişi de kabuğuna çekilmiş ise? Bu noktada, "ben" diyerek ilkel benliğin mi devreye girecek?
Bununla da yetinmiyor arkadaşımız. Bir de karşıdakinin müneccim olmasını, eşi gözlerine baktığında içinden neler geçirdiğini anlamasını talep ediyor. Ama kendisini doğurup büyüten annesi, iaşesini sağlayan babası bile gözlerine baktığında evladının içinden neler geçirdiğini anlamazken, eşinden böyle bir talepte bulunması gayet doğal ve mantıklıdır(!)
İyi ve kötü günlerde, eşinin yanında olmasını isterken, bu haklı bir talep olmakla birlikte, ne yazık ki ülkemizde bu talep tek taraf için geçerlidir. Ve bu konuya girerek başka bir tartışmanın fitilini ateşlemek istemem!
Son söz; İyi bir eş, iyi bir insan, iyi bir birey, sağlıklı, kültürlü ve eğitimli ailelerde doğumla başlayan bir sürecin neticesinde kazanılır. Siz flört ile başlarsanız, balayı sonrasında birlikteliğe nokta koymuş olursunuz!
Önce insan, sonra öze ve dolayısıyla karşıdakine saygı= iyi bir eş!
Efkan ÖTGÜN