0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
293
Okunma

Bir zamanlar, küçük bir köyde, Eymen adında yedi yaşında bir çocuk yaşardı. En yakın arkadaşı, pamuk gibi beyaz tüyleri olan Minnoş adında bir kediydi. Eymen okula giderken, uyumadan önce, yemek yerken hatta hasta olduğunda bile Minnoş hep yanındaydı.
Bir sabah, Eymen uyanınca Minnoş’u göremedi. Bahçeye baktı, odaların altını üstüne getirdi, tavuğun folluğuna bile baktı ama Minnoş ortada yoktu.
Gözleri dolan Eymen, annesine sordu:
– “Anne, Minnoş nereye gitmiş olabilir?”
Annesi, yumuşakça:
– “Belki bir maceraya atılmıştır. Kediler bazen böyle yapar.” dedi.
Ama Eymen’in içi hiç rahat değildi. Elinde küçük bir fener ve cebinde Minnoş’un en sevdiği balık bisküvisiyle, onu aramaya koyuldu. Önce dere kenarına gitti, sonra çiçek tarlasına. Rüzgarla hışırdayan ağaçların altında seslendi:
– “Miiinnooşş! Neredesin tatlım?”
Her yerde sessizlik… Yalnızca uzaktan gelen bir baykuş sesi.
O gece Eymen, Minnoş’un yastığının başucuna bir not bıraktı:
“Seni çok özledim. Eğer dönersen, sana yeni mavi tasmanı takacağım. Söz.”
Tam üç gün geçti. Eymen artık umudunu kaybetmeye başlamıştı. Dördüncü sabah, annesi Eymen’i pencereye çağırdı. Bahçede, kirlenmiş ama gözleri hâlâ ışıl ışıl bakan Minnoş duruyordu!
Meğer Minnoş, yaşlı komşuları Nazmiye Teyze’nin samanlığında kapalı kalmış. Oraya girip fareleri kovalamış, kapı kapanınca da çıkamamış. Nazmiye Teyze sabah saman almaya gidince miyavlama sesini duyup onu bulmuş.
Eymen mutluluktan zıpladı. Minnoş’u kucağına aldı, ona yeni mavi tasmasını taktı ve kulaklarına fısıldadı:
– “Bir daha hiç kaybolma olur mu?”
Minnoş sadece “miyav” dedi, ama Eymen onun söz verdiğini hissetti.
O günden sonra Eymen her sabah penceresini açıp şöyle derdi:
– “Günaydın Minnoş! Bugün birlikte yeni bir macera başlasın.”
⸻Not:
Sevdiğimiz bir şeyi kaybettiğimizde umudu yitirmemeli, aramaya devam etmeliyiz. Bazen en beklemediğimiz anda, en güzel dönüşler yaşanır.
5.0
100% (2)