4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
545
Okunma
Ölümün sesi soğuk
Daha altmış yedi yaşındaydı, hala dağ gibi heybetliydi aklıma hiç ölüm gelmemişti. Sanırım hereksin seken doksan yaşlarında öleceği mantığına ait bir algıydı bu.
Babam yoksulluğun dibi bir adamdı, atmış beşine kadar köyde yaşamış- Biz çocuklar şehirde iş güç sahibi olunca onu da zar zor ikna edip şehre getirmiştik. Her ne kadar çalışmasını istemesek de o çalışmak istedi, ama ona göre iş yoktu, ne yaptı etti bir inşaata bekçilik buldu. Ondan sonra günler normal geçiyordu. Hiç hastalığı yoktu bazen yorgunluktan bahsetse de.
Babam uzun yıllar köy imamlığı yapmış bilge bir adamdı. Sabah namazına kalkıyor namazını kılıyor, koşarak yatağına giriyor anneme bana bir kaşık bal getir diyor. Annem söylense de, sabah sabah ne balı diye, yine de getiriyor, balını alıp yutuyor gözlerini yumuyor. Ölmüş o anda, feryat figanalar evi sarıyor,
Evlerimiz ayni mahalledeydi. Yürüsen beş on dakika tutmazdı. Sabah saat yedi sıralarıydı işten dönüyorum, gece mesaisinden, evin ön bahçesine girdim (evlerimiz gecekondu iç içe) Kayınvalidem saf bir kadındı. Evin sekisinde yolumu gözlemiş, bizimkiler erkenden gitmişler. bana seslendi güleç bir sesle, adımı anarak baban ölmüş dedi, içeri gitti. Normal sıradanmış gibi.
Orada kalakaldım. İçeri mi girsem oraya mı varsam dondum kaldım. Sonra ne geldiyse aklıma koşa koşa vardım, herkes toplanmış kimi okuyor kimi ağlıyor. Bende tık yok öyle soğuk buz gibi ortalıkta baka döne dönüyorum. Abilerimden biri beni dürttü, sen benimle gel cenaze işlemlerini hal edelim dedi, sessizce ona takıldım. Cenaze işlerine vardık abim bir şeylerle meşguldü nüfus kağıdı çıkarıyordu, adam neyiniz olur dedi ilk kez ağzım açıldı gözlerimden yaşla. Babam, babam öldü dedim, gözlerimde sessiz yaşlar, ki ben kolay kolay gözleri ıslanan biri değilim. Dışarı çıktık.
Abim azarladı, çocuk musun ağlıyorsun, hadi gidelim, defin mefin daha bir sürü işimiz var.
Üstüme bir ağırlık adımlarım sırtımda.
Coşkûnî
5.0
100% (5)