2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
314
Okunma
Bir cin hikayesi
Gece kondu mahallesinde oturuyoruz, evler yan yana iç içe yan komşu bağırsa içeriden duyarsınız. İnsanlar varoş denilen bu yerleşkelerde bir birleriyle haşır neşir yaşarlar. Genelde aynı şehirden, ayni köyden yada akraba olanlar bir birlerine yakın kümelenirler.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmez, eğlenceleri gezileri hep birlikte düzenlerler, çokta keyifli geçirirler zamanlarını yoksul sayılmalarına rağmen, ama bunu pek dert etmezler. Bu yerlerde kavga döğüş çok olur hele de kadınların kavgası bir başka seyre değer.
Ben o zamanalar çocuktum. Zahide hanımın altınları çalınmış. Bir kavga gürültü dedikodudur mahalleyi aldı götürdü, şu aldı bu aldı, o yapmaz bu yapar sürüp gitti bu muhabbetler.
Sonunda karar verdiler mahallede çok muteber bir cinci hoca var, bulup çıkarır dediler. Cinci hoca adı her yerde duyulan bir şahsiyet. Kısmet açar, çocuk doğmasına vesile olur, ağrı sızı dindirir.
Sonunda hocayı davet ettiler, zor bela ikna etmişler şu kadar paraya, adam geldi altını çalınan evin ortasına oturdu, beyaz bir tas istedi büyükçe içini suyla doldurdu okudu, okudu, üfledi, sonra etraftakilere seslendi.
_ Bakın bakın altını çalan yatakların arasına elini sokuyor bak bak cebine koyuyor gördünüz mu.
Herkes şaşkın şakın bakıyor kimse bir şey gördüm demiyor. Hoca sinirlendi ’sizi günahkarlar sizi göremezsiniz tabi’ dedi altı yedi yaşlarında bir sübyan getirin o baksın, küçük çocukları topladılar sırayla baktılar kimse bir şey görmedi. Hoca bunlar zamane çocuğu hepsi inançsız göremiyorlar dedi
Hocaya altının nerde olduğunu önceden açık anlatmışlar hoca, kimsenin görmediği adamı kırk kere tarif ederek nasıl aldığını söyleyerek gitti, onun tarif ettiği bir adam ne mahallede vardı nede bir yerde göründü.
Nice sonra ortaya çıktı Zahide’nin altınlarını kaynı alıp İstanbul a kaçmış.
Coşkûnî
5.0
100% (6)