Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Orhan KANZA
Orhan KANZA

Düşzade Ayyaş Efendi

Yorum

Düşzade Ayyaş Efendi

( 2 kişi )

3

Yorum

14

Beğeni

5,0

Puan

730

Okunma

Okuduğunuz yazı 29.3.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Düşzade Ayyaş Efendi

Rivayet ederler ki; Galata’nın nazır, tüccar, ehli kubara ve iç gömleğindeki cepleri mangırlarla dolu olan kaftan bıyıklı erkeklerine hizmet etsin diye bedenlerini bir tüccar eline bağışlayan kevaşe evlerinde: Bir gün bir yangın çıkar ki sarar Galata’nın başını. Tulumbacılar hurra diyerek serperler suyu, boca ederler alevler üzerine. Galata yanan ahşap kokarken, tir tir titrer ikamet ehli, Cenevizliler, böylesi ulu ateşi kübrâ görmemiştir der bir ayyaş. Külhanbeyi hadi ulan dümbelek der, ensesine sille yapıştırarak. Sille ile leş gibi arak kokan ayyaş bir düş kuyusuna düşer.

Mama’lar, baldırları açık sermayeleri, kanun ve tambur rakkaseleri, harama uçkur çözen müştehiler ve godoşlor evlerden atarlar kendilerini. Paçası tutuşan mı dersin, saçına ateşten tahta düşen mi dersin, zekeri önünde kaçışan, yarığı görünüp memesini kapatan, her hâl sokaklarda, kerhane ile meyhane ateşler arasında. Derler ki; Galata o gün cenabet oldu da, hâk Teala murad etti, güsul abdesti aldı diye.

Galata abdest aladursun, ayyaş, üzüm kuyusuna düşmüş garip, külhanbeyi ve yanındaki avanesi tarafından selim ve tekin köşeye taşınmış. Külhanbeyi alicenap ve ağabeylik etmiş, yoksa yanar imiş ayyaş! Avane onu taşır iken, o düşünde Galata’nın yanık, alev alev yanan sokaklarda geziniyor, yanan evleri, nefesleri, insanlardan ardında kalan her şeyin alevden mamur bir sehâdet edeni oluyordu. Girdiği her sokakta demet demet insan anıları, işveler, buseler, apış arası kokusu, misk-i amber kokuları, şerbetler ve ecnebi memleketlerin mamulü olan içki kokuları burnuna geliyor, içine çekerek bu rayihaları, hem sarhoş oluyor hem de şehvetine cila çekiyordu. Galata’da hiç var olmamış bir evin önünde durdu. Bu evin kırmızı kapısı alev sarısı altında tutuşuyor, avluda bir or.spu oturmuş saçını tarıyormuş. İç sesine tembih etmiş, ar et ar, böylesi nurani bir varlık gibi olan güzel latifeye hiç .rospu denir mi! Ayıp ayıp demiş kendine. Bu latifenin elinde gümüş bir ayna, ona keza gümüş bir tarak, simsiyah gürmah saçını tarıyor, yangına da, yanana da, Galata’ya da bana mısın efendi demiyor.

Düşzade Ayyaş Efendi her ne kadar avazı çıktığı kadar latifeye ses etse de, lâtife oralı olmuyor, bir de üstüne üstlük Rumeli ilinden bir şarkıya oturduğu yerden memelerini sallıyormuş. Ayyaş Efendi, sesini kontrol etmiş de, meğer ki sesi yangında yanmış kül olmuş!


Tulumbacılar başı Saro Efendi söndürdüğü yangından taifesi ile birlikte muzaffer bir kale kumandanı olarak böbürlenerek, vuku bulan olay mahallinden ayrılırken, ayağının takıldığı ayaktan dolayı durmuş. Ayağı ile yoklamış yerde uyuyan adamı. Yoklamaya icabet etmemesi üzerine, eğilmiş adamın omuz hizasına ve domuz dürter gibi dürtmüş. Bir domuz gibi homurtusu sıklaşan Düşzade Ayyaş Efendi düşünden korku ile sıçramış! Tulumbacılar başının gözlerine korku dolu gözlerle bakmış. Sonra etrafını yoklamış, yangının söndüğünü, Galata’nın yine bağışladığını geçirmiş içinden. Tulumbacılar başına sormuş, sen bilirsin demiş önce, mahalle yanınca saçını tarayan or.spu gördün mü? Tulumbacılar başı düşünmeden cevabını vermiş, .rospu görmedim de, or.spu çocuğu çok gördüm demiş.


Düşzade Ayyaş Efendi, düşünde kaybettiği, yanıp kül olan sesini hiç hatırlamamış. Vay .r.spu çocukları diye homurdanarak tulumbacılar başından ayağa kalkmak için destek almış, ayağa kalkıp yalpalayarak yürüyemeye devam etmiş, homurusu ağzında tekerleme gibi devam etmiş; Vay .r.spu çocukları!


28 Mayıs 2013
Beyoğlu’ndan Taksim.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Düşzade ayyaş efendi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Düşzade ayyaş efendi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Düşzade Ayyaş Efendi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
30.3.2025 18:17:41
5 puan verdi
zamanla insanlık ne kadar değişmiş değil mi kutlarım hocam şimdi garibanların evleri yanıyor söndürende yok
Etkili Yorum
Believe-TülA(y)slan
Believe-TülA(y)slan, @believe-t-layslan
29.3.2025 07:59:05
Yazıyı okuyunca aklım Mardinin gecede şahlanan ışıklarına koştu. Mardin bence Dünyanın en en güzel ilk şehri. Onca ülke önce kent hiçbiri Mardin’in ellerine su dökemez. Bozulmamış bir yüz astarı var. Evleri insanları hele ki yaşlı dövmeli anne büyük kadınların bilgeliklerinde oturup saatlerin bile nutkularını tutttuklarını bilirim. Kalbimde iki yer yaşam boyunca yaşanır derim.

-Mardin toprak evleri aralarında gezinmek demek tarihi içmek atmosferi yeniden inşa etmek gibi ( ve tabiki Midyat )
-Kudüs’le benzerlik var Mardin göğünde
İkisi de canlı canlı taşı toprağı bile nefes alış verişlerinde bir başka geceleri kızların gelinlik gerdanları gibi
ikisi de büyülü


Tulumbacılar Rumeli Galata hepsi
İçlerinde yırtılmış kalplere ağlar da bilmezler İstanbul ‘un hıçkıra hıçkıra ağladığını.


Çok beğendim yazıyı ki okuyunca defalarca gittiğim Mardın Kudüs semalarında gözlerime akan mutlukları yudumlamış oldum.

Teşekkürler esere
Teşekkürler sevginin saf olduğu ışıkta atan kalp ruhu atışlarınıza


Sevgi ve ışıkla dolup taşın her yere
Arife günü içinde insan kalanlara şekerli su gibi aksın mucizelerle


Eyvallah ⭐🍃💎⭐
howlin wolff
howlin wolff, @vortexgazininoglu
29.3.2025 01:29:48
Çok dolu bir yazı günün yazısıdır şüphesiz
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL