0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
282
Okunma
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR-EDEBİYATÇI
Bugün 800 lira vererek aldığım 10 tane ayrı ayrı aşılı ve sertifikalı meyva ağacı diktim, fidanlardan 2 tanesi elma+2 tanesi kiraz+2 tanesi kayısı+2 tanesi şeftali+Diğer 2’si de erik ağacı galiba. Dün, 34 ağacım vardı. bugün bu rakam 44 oldu, 60 tane de zeytin ağacım var. Toplam sayı 104 oldu, önümüzdeki Perşembe günü fidancıları ziyaret edeceğim. 1 tane ayva, 1 tane bulursam muz. 1 tane de, cennet elması fidanı alıp dikeceğim. Bu arada bu ağaçların 25 tanesi evin önünde bulunan belediyenin kaldırımına dikili, 3 zeytin+3 incir+1 nar+1 erik ağacı ürün veriyor. Dikmek istersen yer bulursun, ayrıca yoldan gelip geçenlere de yemek serbest. Tapulu arazi içinde armut veren 5-6 ağaç var, onları da Nisan 2025’de sulu armut aşısı yaptıracağım. Aşıyı yapacak olan kişi ’’Abi, daha erken Nisan’da hatırlat.’’ dedi. Unutmayalım, Mart-Nisan-Mayıs ayları fidan ve ağaç dikme aylarıdır. Bu ağaçların içinde çiçek saksısı içinde yetiştirip büyüdükten sonra toprağa gömdüklerim de var, bu yıl çok küçük bir badem çubuğunu saksıya dikmiştim. Alıp geldiğim yerdeki insanlar ’’Böyle tutmaz.’’ demişlerdi, 15-20 gündür her gün suluyorum. Dalında yeşerme var, ağaçlarımı her gün düzenli olarak suluyorum. Hepsi yeşerdi, durumdan şimdilik çok memnunum. Ayrıca kaldırıma geçen yıl sulaya sulaya 10-15 santim uzunluğunda gül dikmiştim, bu yıl boyu 30 santimi buldu. Gül’ü, saksıdan alıp toprağa dikmiştim. Bayağı büyürse, başkaları da buradan dal alıp yetiştirebilir. Zaten bu maksatla dikmiştim, 4 tane alevera çiçeğini de kaldırıma diktim. Üçü büyüdü, birisi geliş gidiş yolu üzerinde olduğu için kırılıp telef oldu. Ben de söktüm attım, bu arada kaldırımda yer alan 5-6 yaşlarındaki dut ağacının 3 dalını öğretmen-yazar-şair Abdullah Bedeloğlu’na ’’Kırmızı Dut’’ aşısı yaptırdım. Dutlar çıkınca, yoldan gelip geçen herkes yiyecek. Özellikle, çocuklar. Böyle bir imkanınız varsa, siz de bol bol fidan ve ağaç dikebilirsiniz. Bu arada bizim evin bitişiğinde 3 katlı, 6 daireli yeni bir apartman yapıldı. Sanıyorum 5 tanesi satıldı, orta katta satılmayan 2-1 bir daire kaldı. Bunun üzerindeki 2-1 daireyi alan kişi olan Yüksel Duymaz ile konuşurken hiç tahmin edemediğimiz bir olay oldu, çay pişirmiştim. Komşuyu çağırdım, ’’Gel çay içelim.’’ diye. Konuşurken, Aydın’ın Didim İlçesi’nde yaşayan öğretmen-yazar-şair-yayıncı-editör Musa Dinç ile Özbekistan’lı bir bayanla evlenerek Özbekistan’ın başkenti Taşkent’e yerleşen Coşkun Tağa isimli yazar ve şairleri tanıdığını söyledi. Kendisi arsa+arazi alım satımı yapıyormuş, inşaat işleri ile de uğraşıyormuş. Bana anlattığına göre 2-1 daireyi, 2 trilyon 50.000 liraya aldığını söyledi. Uzatmayalım, ’’Ben seni balkondan her gün izliyorum, ağaçları sürekli suluyorsun.’’ dedi. Hala ağaç dikmek istiyorsan, limon ve portakal fidanı getirebileceğini söyledi. Ben de ’’Getirebilirsin, ben dikecek yer bulurum.’’ dedim. Oysa bahçenin içinde limon ağacı olduğunu söyledim, bol portakal veren bir ağacı da 10 yıl oldu sanıyorum kesip atmıştım. Nedeni şu idi, bizim çocuklar üşengeçliklerinden olsa gerek çıkıp bir tanesini bile koparıp yemiyorlardı. Doğrusu, ben de toplamıyordum. Çarşıdan alıp geliyordum 4-5 kilo, onları yiyorlardı. Hala eve 300 metre uzaklıkta olan öğretmen emeklisi eniştenin 400 m2’lik bir bahçesi var, içinde 3 büyük portakal. 2-3 büyük mandalin ve 1 adet oldukça büyük limon ağacı var. Kimse toplamıyor, sapır sapır her yıl yere dökülüyor. Arada bir kafamız eserse limonları toplayıp aramızda paylaşıyoruz, zaten bahçede ki limon ağacını da ’’Yediveren Limonu’’ aşısı yaptıracağım. Üzerinde bu tür limonların 200-300-500-1000 tane limon oluyor. Yaşına göre, yeriniz varsa boş durmayın. Ekin, üreten karşılığını alıyor. Toprak, namkörlük etmiyor.(19 Mart 2025 Çarşamba)