2
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
195
Okunma
Demişsin ya;
-Tanış olmadan, tanış olabilmek-
Seni mi anlatsam kendimi mi, ne farkı var değil mi?
Daha öncede söylemiştik ya, “ezelden aşinalık”
…
İçimizdeki bunca aşina ikilik içinde asal birlik nedir, Sevgili Su?
İkilemdeyim.
Seni mi anlatsam, kendimi mi?
Ne farkı var dedim ya;
Sen ki sona odaklı değilsin.
Kendi biçimini arar durursun.
Kimi zaman kaskatı kesilirsin, kimi zaman akarını bulur, kimi zaman da düşler ülkesinde başın göğe ağar.
Ve nihayetinde yağarsın.
Ayrımsız.
Ve anlamsız sorgulamalar sığ zamanlarda demlenirken, derinlerinde birikir gökyüzüne sevdan.
Derken;
“Yeraltından Notlar”
Yine, yeniden yol olursun Deniz’e.
Kolektif süt liman oluş, dalga dalga sızış…
…
..
.
Bencilce kendimi anlattım Sevgili Su.
Sana gelince;
Bilmem ki hangi hâlin, düşünü unutturdu.
Tutulduğun sancı, ağlıyorken gözlerinden.
“İyi ki”
Şadırvan gönlünde, serinlik buldum.
Sevgimi bıraktım bir sancıya.
O götüreceği yeri bilir mutlaka.
Hoş kala gönlün.
Her dem.