0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
292
Okunma
Sabah çalıştığı kuruma gitmek için erkenden evden çıktı. Mahallede yürürken muhtarlığın tam önünde okula giden çocuklardan ikisi birbirini itekleyip duruyordu. Oradaki diğer çocuklardan biri bağırdı.
- Oğlum durun polis geliyor.
Çocuklar bir an duraksadı. Sonra içlerinden biri,
- Oğlum o gardiyan gardiyan, diye seslendi.
Çocuklara gülümseyerek;
- Kavga etmeyin gençler, dedi ve gardiyan diye bağıran ve meslektaşlarından birinin oğlu olan çocuğun saçlarını okşayıp geçti.
Biraz ilerleyince birkaç kadın yüksek sesle konuşuyordu. Kadınlardan biri diğerlerine,
- Kaplıcaya gidelim mi? Dedi.
Kadınlardan bir diğeri,
- Olur, dedi.
Yanındakine dönerek;
- Kız sende gelsene.
Kadın;
- Gelmesine geleyim de evdeki gardiyanı ne yapayım kız?
- Senin kocan gardiyan mıydı?
- Yok kız kaynanamdan bahsediyorum, dedi. Gülüştüler.
İçinden neden mesleğimiz hep despot olarak anılıyor ki, diye geçirdi.
Yoluna devam etti. Durakta dolmuşa bindi.
Lise öğrencisi oldukları belli olan kız öğrenciler bu üniformalı genci görünce fısıldaşmaya başladılar.
- Bu hangi meslek acaba?
- Güvenlik görevlisi.
- Yok güvenlik görevlisi böyle değil.
- Değişik bir polis işte.
- Yok itfaiyeci.
- Ormancıya da benziyor.
Bunları duyan genç onlara yaklaşıp;
- Hanımlar ben İnfaz Koruma Memuruyum cezaevinde çalışıyorum, dedi.
Gençler:
- Hımm gardiyansın yani abi, dediler. Çocuklara tebessüm ederek yolculuğuna devam etti.
Durakta inip Kurumuna doğru yürümeye başladı. Yaşlıca bir adamın yanından geçti. Selam verdi.
Adam;
- Aleykümselam gardiyan bey oğlum, dur sana bir şey sorayım, dedi.
- Gardiyanlardan ayrı sizde bir meslek daha vardı sanırım neydi, ha ha hatırladım. mahkum muhafaza memuru, dedi.
Memur gülümseyerek;
- Mahkûm muhafaza…
- Sanırım nöbeti gardiyanlar tutuyor, mahkum muhafaza memurları da gündüz çalışıyor.
- Yok bey amca gardiyanlar işi bıraktı. Herkes artık İnfaz ve Koruma Memuru oldu, dedi.
- Kusura bakma be oğlum.
- Estağfurullah be amca kusurluk ne var. Hem alışığız, infaz gardiyanı diyende var, insan koruma memuru diyende, insaf memuru diyende, dedi.
Adam;
- Ben de oğluma gardiyanlık sınavına gir dedim. O da baba kız bile vermiyorlar, dedi. Sizin mesleğe kız verilmeyen meslek falan diyorlar, ne dersin sen evli misin diye sohbete devam ederken,
Arkalarından gelen konuya kulak misafiri olan başka bir memur araya girdi.
Haklısın amcam bırak kızı kiraya ev bile vermiyorlar. Dedi
Adam;
Sen evli misin?
Memur;
- Evet.
- Dua et kayın peder kızı vermiş, dedi biraz gülüştüler.
Memur;
- Yok be amcam o da vermedi kaçırdım işte. Dedi.
Bunlar dışarıdaki günü birlik karşılaşılan bazen komik, bazen trajikomik konulardı. Asıl zorluk ise Ceza İnfaz Kurumlarında çalışmaktı. Kurumdan içeri girdi. Görev yerine giderken bir hükümlü telefon görüşmesi yapıyordu.
Yüksek bir sesle;
-Ya bacım sen bir çık aradan sana ne ben ulaşıyorum ulaşamıyorum, deyip telefonu hızla kapattı.
- Ne oldu ne ye kızdın hayırdır, dedi.
- Başefendi kaç kere aradım. Her seferinde aradığınız kişiye ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar arayın diyor. Zaten on dakika görüşmemiz var. Ona ne benim ulaşıp ulaşamayacağım.
Tebessüm ederek
- Haklısın o haddini bilmezin yüzüne iyi ki kapattın, dedi.
Yürürken, belki gülümseten bir şeydi. Asıl trajedi burada işte, yadırgamamak lazım diye geçirdi içinden. Dışarıdaki insanların dahi hızına yetişemediği bir garip zamanda yıllarını içerde geçiren insanlar... Bu gün yaşadıkları hikayenin sadece kısa bir paragrafıydı. Hikâyeyi kim yazarsa yazsın; memuruyla, mahkumuyla, aileleriyle nice hikayeler vardı. Ve bu hikayelerin nice kahramanları...
Kabil’in Habil’i öldürdüğü bir dünyada suçu bitirmek imkansızdı. Lakin onu minimize etmek herkesin en büyük derdi olmalıydı.
5.0
100% (1)