Uzun bir süredir işsizdi. Yüzüne gözüne bulaştırdığı tesisat ustalığından dolayı namını duyan iş vermiyordu. Bir nalbur dükkanında bir şeyler alırken, halı saha sahibi bir adam iş yeri sahibine;
- Kış geldi. İşler durdu, diye yakınıyordu.
Adam;
- Bir ısıtma sistemi kuramaz mısın?
- Koca saha. Üzerinde sadece sac var. Isınacağını sanmıyorum.
Kulak misafiri olan usta oltaya gelebilecek yeni bir sazan bulmuştu.
- Abi kusura bakma kulak misafiri oldum. Bu işte biz yardımcı oluruz, dedi.
- Nasıl yani böyle bir saha ısınır mı?
- Ben işin ustasıyım. Her şeyin bir yolu vardır.
- Sahanın üzerinde sadece sacdan kapatma var ama.
- O çok güzel işte sen rüzgârı kesmişsin zaten, yeri söyle ben gelip bakayım. Bir şekilde hallederiz.
- Sen kimlerdensin?
Usta tanınmış itibar sahibi bir ailenin adını vererek;
- Ben onların yeğeniyim, dedi.
Saha sahibi aileyi tanıyordu. Düşen iş olayından dolayı fazlada sorgulamadan adresini ve iletişim bilgilerini verdi.
Usta yanına çırağını da alarak Murat 131’i ile çok geçmeden halı sahanın bahçesinde belirdi.
- İçerileri gezip şuraya kazanı koyarız, şuraya bir petek, şuraya iki petek diye bir hesap çıkarırken, saf çırak işletme sahibine yaklaşarak;
- Abi bura kaloriferle hiç ısınır mı? dedi.
İşletme sahibi ustaya:
- Çırak böyle diyor ustam.
Usta;
- Burada koskoca usta var bana mı inanıyorsun yoksa bu eşeğin sözüne mi? Dedi.
İşletme sahibi birazda mahcubiyetle;
- Elbette size ustam, dedi.
Usta malzeme listesini çıkardı. İşçilik miktarını söyledi. Malzemelere de bir fiyat alır sana dönerim dedi.
İşletme sahibi akşam evine geldi. Babaannesine hal hatır sordu.
- Babaanne sahaya kalorifer çektireceğim?
Babaanne gün görmüş bilgece bir kadındı.
- De git işine oğul koca tarla kaloriferle ısınır mı, dedi.
Ertesi gün usta fiyatları söylemek için aradı.
İşletme sahibi;
- Ustam babaannem tarla kaloriferle hiç ısınır mı diyor, dedi.
Usta sırıtarak;
- Senin ninen tesisat ustası mı? Ne anlar bizim işimizden, dedi.
Adam biraz kızardı. Boğuk bir ses tonuyla;
- Haklısın ustam. Mümkünse hemen başlayın, dedi.
- Yarın erkenden saatte 11’ de ordayız abi senin gönlün rahat olsun.
- On bir biraz geç değil mi?
- Ancak be abi, dedi.
- Yemekler için falanca lokantaya selamımı iletin yardımcı olurlar, dedi.

Ertesi gün usta çırağını da alarak lokantaya gitti. Sofrayı donattırdı. Yemek sigara derken vakit haylice geçmişti.
İşletme sahibi aradı.
- Ustam nerde kaldınız?
- Abi araba küçük bir arıza yaptı. Eski araba işte. Birazdan oradayız, dedi.

Usta çırağıyla birlikte her gün lokantaya uğrayıp ziyafet çekiyor, sonrada geçip tarlanın kaloriferini döşüyordu. Akşam tekrar lokantanın yolunu tutuyordu.
İşletme sahibi ters giden bir şeyler olduğunu hissetse de iş işten çoktan geçmişti. Malzemeler alınmış, ustalık ücretinin çoğu ödenmişti.
Birkaç gün sonra lokantacı işletme sahibine yemeklerin faturasını attı.
Adam neye uğradığını şaşırdı. Bir aylık mutfak masrafından fazla birkaç günlük yemek masrafıydı. Ustayı arayıp;
- Ustam yemekleri ben burada yaparım siz direk buraya gelin, dedi.
Usta;
- Bir sıkıntı mı oldu abi?
İşletme sahibi avuçlarını sıkarak;
- Yok ustam maksat zamandan tasarruf edelim, bir an önce bitsin, dedi.

Usta çırağına sahayla sosyal alanın arasında borular geçirecek bir kanal kazdırdı. Herhangi bir uyarı işareti koymadan oradan ayrıldı. İşletme sahibinin bundan haberi yoktu. Akşam ışıkları kapatıp yürümeye başladı. Dengesini kaybedip kanala düştü. Ayağı kırılmıştı. İçini çekiyor, küfredip duruyordu.

Ertesi gün usta işletme sahibinin ayağını alçıda görünce;
- Abi çok geçmiş olsun hayırdır maçta mı oldu?
- Kazdığınız kanala düştüm neden şerit falan çekmediniz?
- Ya abi kusura bakma bizim çırağın eşekliği işte, sana bir güzellik yapacağım birkaç güne zaten bitireceğim.
Adam;
- İnşallah ustam inşallah, dedi.
-
Birkaç gün birkaç haftaya dönse de iş bitmişti. Lakin bir terslik vardı. Sadece sosyal alan ısınıyordu. Ustayı arasa da ulaşamıyordu. İşletme sahibi çok geçmeden tesisi zarar ediyor diye kapattı.
Usta ise telefon numarasını değiştirmiş başka bir yerde pusuya yatmış yeni bir sazan avına çıkmıştı. Hakikatte asıl sazan kendisiydi. Lakin nerede ne zaman kime neye toslayıp da anlayacağını zaman gösterecekti.