0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
145
Okunma
12.2.1998
SEVMESİNİ BİLSEK
ANALİZ/ MAKALE
Şu kuşları çok, çok seviyorum. günahsız zararsız yaşayıp gidiyorlar. kendi hallerince …
En vefalı dostlar görüyorum tüm kuşları; hele serçeler var ya…Öyle vefalı öyle dostlar ki!
Karına kışına, rağmen bırakıp gitmezler. yaşam çevrelerini. Sabah uyanır uyanmaz dallarda
cıvıl cıvıl, sesleriyle içiniz ısınır; sevecen olursunuz…
Yollarda , bir çöp atığa konup karınlarını doyurmaya çalıştıklarını görünce; içinize bir gayret gelir,…
Ah! Bu kuşlar öyle sevecen, öyle vefalı, öyle dostturlar ki! O küçücek yüreklerinde kocaman
sevgi taşırlar. Kötülük, hainlik düşünmezler. Bir avuç buğday serpin camınızın önüne ya da
bahçenizin uygun bir yerine; toplanır buğdayın tanelerini kapışır, paylaşırlar…Ama kavga etmeden birbirlerine, düşman olmadan kısmetlerini paylaşır, hep dost, dost kalırlar…
Anadolu yaylalarına gidin, göreceğiniz ilk canlılar onlardır. İnsan olmayan’ bu dağlarda ,dağ eteklerinde
ne arıyor bu mübarekler ’ diyesiniz gelir. öyle düşünürken iyi ki bunlar var...Yoksa buralarda tek canlıya
hasret gideceğinizi düşünür; dağıyla taşıyla kurduyla kuşuyla karıyla kışıyla daha içten duyguyla sever olursunuz doğayı.
Bir kış ya da bahar sabahı soğuğun bilmem kaça düştüğünde cıvıltılarıyla varsa karamsarlığınız dağılır,
neşeli ve sevecen olur; öyle hissedersiniz. kendinizi.
Ah bu serçeler: ’her kış bahara çıkanda hırka ve eldiven örmeye aht eder söz verirler ;
bahara çıkıp yaz sıcağına kavuşunca; tüm acıları, sıkıntıları unutur. gönüllerince yaşarlarmış.
Tıpkı Anadolu insanı gibi: hala yün eğirmedelermiş canım serçeler.
Ah bu serçeleri öyle seviyorum ki; bugün daha da sevdim.
Sabah kalktığımda yer gök daha yeni ağarıyordu. bulutlar suratsızdı. serindi... cemreler indi,,, elin memleketinde ağaçlar çiçek açmıştır.; hele şu bulutların kahrına bakın diyordum kendi kendime. Ama tüm bunlara rağmen binamızın
önündeki servide, karşımızdaki küçük ara sokakta bulunan sanırım akasya ağacının dallarında kuşlar cıvıl . Arka odaya geçtim, oranın karşısında bulunan tren istasyonu yanındaki bahçede bulunan ağaçlarda ise tam bir şenlik... sanki dünyanın en seçkin ,en görkemli orkestrası- flermoni- gelmiş de sabah konseri sunmaktalar. Serçeler orkestranın piyanosunda, diğerleri kendi enstrümanlarıyla armonikalarıyla eşlik ediyor koruyu zenginleştiriyorlardı.
Ah o sesleri canlandıra bilseydim, ah o sesleri buraya yansıtabilseydim; dillerini anlayabilseydim.
Ahhh! Hz.Süleyman olsaydım. Ah biz insanlar o ilmi çözebilir olsak olabilseydik.
.
Ah biz insanlar birbirimizi yemekten, öldürmekten vazgeçip; birbirimizi öldürücü, yok edici silahlar üretip geliştireceğimize, ilim ve bilim adamlarımız ve eğitim kurumlarımız olarak;
öldürücü silahlar icat etmeye harcadıkları çabalarımızı emeklerimizi bunları anlamaya, yani doğanın sırlarını
anlamaya harcasalar…Ne olurdu! Kıyamet mi kopardı?!
OLACAK BİRGÜN MUTLAKA O DA OLACAK BUNA İNANIYORUM. YAPAY ZEKAYI BULAN İNSANOĞLU ONU DA O İLMİ DE O DİLİ DE ÇÖZECEKTİR!..
Hz. BİZE BİR ÖRNEK OLAMAZ MI!
Ahhhhh! İşte böyle bu canım kuşlar !
Bana bunları düşündürüp yazdırdığınız için ayrıca en içten sevgi ve saygılarımla!