Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Erdoğan Ateşin
Erdoğan Ateşin

BİR İLİZYON OLARAK DİN...

Yorum

BİR İLİZYON OLARAK DİN...

( 1 kişi )

4

Yorum

3

Beğeni

5,0

Puan

351

Okunma

BİR İLİZYON OLARAK DİN...

Dine karşı mücadeleyi direk ve en doğrudan dine yöneltmek, sorunu çözmekten öte, dini daha meşrulaştıran sonuçlar doğurur. Aslolan onu meşrulaştıran maddi gerçekliği, yani üretim ilişkilerini temelinden değiştirmektir. Altyapıyı temelinden bütün sebep ve sonuçlarıyla birlikte değiştirmeden, salt üstyapı kurumu olan din üzerinde yapıcı bir değişiklik yapmanın koşulları yoktur. Din olgusu insanın kendisine yabancılaşmanın en güçlü biçimidir.

Nasıl ki insan üreterek öz emeğiyle kapitalist için artı değer yaratıyor ve kendisinin sömürüsüne emeğiyle yol açarak kendisine ve emeğine yabancılaşıyorsa, dinde kendisine yabancılaşan insanın dünyasını kuşatarak, kendisinin yarattığı bu ilizyona kendisi de inanarak, kendine yabancılaşmıştır...

Din ve bu ilizyonun, insanın çaresizliğinin ve bilgi yetersizliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkması ve o binlerce yıllık bir tabuya dönüşmesi, küçük bir takım reformlarla çözülebilecek, laik - anti laik bir eksende tartışılarak çözülmesi olanaksızdır. Din, uzun erimli güçlü devrimlerle ve bütün ekonomik zeminleriyle ortadan kaldırıldıkça anlamını yitirir...Laik, anti laik tartışması devlet içi, sistem içi bir tartışmadır ve dine meşruiyet kazandırmak amaçlıdır, ve temelini ekonomik çıkar ilişkileri belirler…

’’ ...Din dışı eleştirinin (esası) şudur: İnsan dini inşa eder, din insanı değil. Başka bir deyişle din henüz kendini bulamamış veya zaten kendini tekrar kaybetmiş insanın öz bilinci, öz hissiyatıdır. Fakat insan dünyanın dışında ikamet eden soyut bir varlık değildir. İnsan insanın dünyası, devleti toplumdur. Bu devlet, bu toplum, dini bu tersine dönmüş bilinçliliği üretir, çünkü bu tersine dönmüş bir dünyadır. Din bu dünyanın genel teorisidir, onun ansiklopedik bir özeti, popüler bir form içindeki mantığı, onun ruhsal onur meselesi, coşkusu, onun manevi müeyyidesi, ciddi tamamlanışı, teselli ve başkalaştırımı için evrensel bir zemindir. İnsanın özünün fantastik gerçekleştirimidir, çünkü insanın özü hakiki bir gerçeğe sahip değildir. Bu yüzden dine karşı olan bu savaş dolaylı olarak öteki dünyayla olan savaştır-dinin ruhsal bir korku kattığı dünyaya karşı. Dinsel ızdırap aynı zamanda gerçek (reel) ızdırabın bir ifadesi, gerçek ızdıraba karşı bir protestodur. Din, bastırılmış varlığın müşahadesi, kalpsiz bir dünyanın kalbidir, tıpkı ruhsuz bir dünyanın ruhu olduğu gibi. Din insanın afyonudur... Dinin ortadan kaldırılması insanların gerçek mutluluğu için gerekli olan aldatıcı (illusory) bir mutluluk gibidir. Onun koşullarıyla ilgili aldanıştan (illizyondan) vaz geçme isteği, aldanışlara ihtiyaç duyan bir koşuldan vaz geçme isteğidir. Dinin eleştirisi, böylece halesi din olan bir hüzün, bir sıkıntı ırmağının tasarı halindeki eleştirisidir ’’
( Karl Marx- Hegel’in Hukuk Felsefesi’ni Eleştirisine Katkı )

Bu bağlamda İslamiyet öncesi dinler( İsevilik, Musevilik) gibi İslamiyet, gerici Bir İdeoloji Olarak Kendi Döneminin Mülkiyet İdeolojisidir.

İslamiyet, özel mülkiyetin ve ticaretin geliştiği sürecin ideolojisidir. Mülk sahibi kabile aristokrasisi ve dönemin tüccar ideolojisi, özel mülkiyet sahibi olan mülk sahipleri ideolojisini İslamiyet direk benimseyerek, dönemin hakim ideolojisi olmuştur.

Erdoğan ATEŞİN

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Bir ilizyon olarak din... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir ilizyon olarak din... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR İLİZYON OLARAK DİN... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nejat hoca
nejat hoca, @nejathoca
2.2.2025 19:46:28
"Bir İlizyon Olarak Din" makalesi, dinin toplumsal ve ekonomik bağlamda ele alınmasını savunan bir perspektif sunuyor. Makale, dinin insanın kendisine yabancılaşmasının bir sonucu olduğunu ve bu yabancılaşmanın ekonomik ve toplumsal koşullarla ilişkili olduğunu vurguluyor. Karl Marx'ın din eleştirisine atıfta bulunarak, dinin insanın gerçek mutluluğunu engelleyen bir ilizyon olduğunu savunuyor.

Eleştirel açıdan bakıldığında, makale dinin toplumsal ve ekonomik boyutlarını derinlemesine inceliyor, ancak dinin bireysel ve manevi boyutlarına yeterince değinmiyor. Din, birçok insan için sadece toplumsal bir yapı değil, aynı zamanda kişisel bir inanç ve manevi bir rehberdir. Bu nedenle, makalenin dinin bireysel ve manevi boyutlarını da ele alması, daha dengeli bir perspektif sunabilirdi.

Ayrıca, makale dinin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunurken, bu yaklaşımın pratikte nasıl uygulanabileceği konusunda somut öneriler sunmuyor. Din, binlerce yıldır insan toplumlarının bir parçası olmuş ve derin köklere sahip bir olgudur. Bu nedenle, dinin ortadan kaldırılması gibi radikal bir öneri, daha detaylı ve uygulanabilir bir plan gerektirir.

Sonuç olarak, "Bir İlizyon Olarak Din" makalesi, dinin toplumsal ve ekonomik boyutlarını ele alan önemli bir perspektif sunuyor, ancak dinin bireysel ve manevi boyutlarına da değinerek daha dengeli bir yaklaşım benimseyebilirdi.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
2.2.2025 19:35:13
Dinler bir anayasaya bağlı yani o kutsal kitaplarına esas olmak üzere yer yüzüne elciler (Peygamberler ) tarafından gönderilmiş yada iletilmiştir. Zira direk allahın yazarak insanlığa gönderdiği bir kutsal kitap yoktur yani demem o ki bu kutsal kitapları da bir şekilde peygamberlerden sonra insanlar yani allahın kulları yazmıştır . Elbette bu durum kafa karışıklıklarına neden oluyor , yani allah neden bir kitap yazarak göndermemiş diyenlerde var bu düşüncelere inançlı toplumlar hep tepki gösterirler halbuki bu kuranı allah kadında tek rehber bile olarak ele alırsak uygulama ile büyük farklılıklar var yani kuran hiç namaz kelime geçmezken biz beş vakit şart koşmuşuz gibi güzel bir çelışma hocam tartışma düşüncelerde ve demokrasilerde var hatta demokrasilerde din de var ancak dinde bu değerlerin hiç biri yok demokraside dahil
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
2.2.2025 19:35:04
Dinler bir anayasaya bağlı yani o kutsal kitaplarına esas olmak üzere yer yüzüne elciler (Peygamberler ) tarafından gönderilmiş yada iletilmiştir. Zira direk allahın yazarak insanlığa gönderdiği bir kutsal kitap yoktur yani demem o ki bu kutsal kitapları da bir şekilde peygamberlerden sonra insanlar yani allahın kulları yazmıştır . Elbette bu durum kafa karışıklıklarına neden oluyor , yani allah neden bir kitap yazarak göndermemiş diyenlerde var bu düşüncelere inançlı toplumlar hep tepki gösterirler halbuki bu kuranı allah kadında tek rehber bile olarak ele alırsak uygulama ile büyük farklılıklar var yani kuran hiç namaz kelime geçmezken biz beş vakit şart koşmuşuz gibi güzel bir çelışma hocam tartışma düşüncelerde ve demokrasilerde var hatta demokrasilerde din de var ancak dinde bu değerlerin hiç biri yok demokraside dahil
Tüya
Tüya, @tuya
2.2.2025 01:11:19
Evet, yine çok iyi ve öğretici bir makale...

Din tüccarları, mafyası bir yana - ki yazıda, çok iyi açıklık getirilmiş konuya - din ilizyonuyla yaşayan insanın algı, kavrama yetisi ve hissiyatı; tıpkı bir mahkumla bir gardiyanın hapishanedeki yaşam algısı ve hissiyatındaki fark gibidir.
Zira gardiyandan, mahkumun realitesini tam anlaması, hissetmesi beklenemez, onunla yer değiştirmediği
ve aynı koşıllarda yaşaması söz konusu olmadığı sürece.


Çok teşekkür ederim kaliteli ve öğretici kaleminiz için.


Saygı ve selam ile, sayın Ateşin.







Tüya tarafından 2.2.2025 02:48:12 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL