2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
357
Okunma
Bir gemi yolculuğunda, güverteden denizi izliyorum. Mazmavi, gökyüzü martılar.
Arkadan sesler duyuyorum. İki hadsiz, sohbet ediyorlar güya. Tiplerine bakıyorum avam mı avam. Tavırları, sohbetleri, ele veriyor niteliklerini.
Tanrım diyorum, bunların burada işi ne. Ne hakla kaçırıyorlar huzurumu. Çok acayip bir tek ben rahatsız oluyorum bu gürültüden.
Kadın bayağı, adamın da ondan kalır yanı yok.
Kadın, “ ilk değilsin, sonda. Beni ilk Haşmet hocayla bastılar. Öldürecekler sanmıştım hocayı, babamın önüne geçtim ben yoldan çıkardım dedim. Hayatını bağışladılar. Tabii, dedi şimdi bizi yakalasalar beni değil seni öldürürler.” Ardından şuh kahkahası ortalığı inletti.
Adam dinlerken çok da şaşırmıyordu. Bir rahatlık vardı üzerinde, alışmanın rahatlığı.
Kadın kölesine buyur eder gibi buyur ediyordu adama. Adam da ne dese yapıyordu telaşla.
Kadın, “ içecek birşeyler getir. Soğuk olsun. Ateş bastı.”
Adam kadından emri alır almaz çifte koşulmuş gibi seke seke gidip, içeceklerle geri döndü.
Uzandı kadının yanına, ellerini bacaklarında gezdirdi adam sahibinin.
Kadın gözlerini kısıp bana bakıyordu arada.
“ Şu kadına bak açık giyinmiş, dinsiz.”
Adam, süzdü baştan aşağı beni, sonra kadının ağzına düştü çerez gibi.
Kadın, “sana aldığım kıyafetleri beğendin mi kölem.”
Adam, *Beğendim tabii, çok teşekkürler. Beni şımartıyorsun hep sahibim.
Eşim amelîyat olacak para lazım. Benim asgari ücretle zor biliyorsun.”
Kadın sinsi sinsi sırıttı, ayaklarını göstererek.
“ Ayaklarımı yıkayıp, kahvemi yatağıma getirirsen olur tabii.”
Adam, “ her zaman yaptırdığın şey, istediğin kadar ne dersen yaparım.”
Kadın kalkıp ayağa “ jakuzideyim, soyun gel.”
Adam takıldı peşine, ayak yalamak için.
Kaptanın yanına çıktım, dayanamayıp “ Orta yerde dönen bu rezillikten kurtarın gemiyi, yoksa batacak.”
“ Bu hatun yılın oniki ayı böyle. Her ay kolunda iki erkekle. Biri gecesine diğeri gündüzüne yetmedikçe. Parayla yürütüyor peynir gemisini. Ona yetemeyen koca benim. Geminin sabihi de babası. En iyisi sizi denize atlalım biz, sesizce.”
Ağzım açıkta baka kaldım adamın bileyle sivriltilmiş boynuzlarına. Boynuzlardan koloni kurmuş kendine balina. Yüzüyor işte yüzünün astarı yırtıla yırtıla.
Tam bir ay nasıl katlanacaktım bu feci yolculuğa, eyvah eyvah!
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)