Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Vaha Sahra
Vaha Sahra

Güverte 1

Yorum

Güverte 1

2

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

357

Okunma

Güverte 1





Bir gemi yolculuğunda, güverteden denizi izliyorum. Mazmavi, gökyüzü martılar.

Arkadan sesler duyuyorum. İki hadsiz, sohbet ediyorlar güya. Tiplerine bakıyorum avam mı avam. Tavırları, sohbetleri, ele veriyor niteliklerini.

Tanrım diyorum, bunların burada işi ne. Ne hakla kaçırıyorlar huzurumu. Çok acayip bir tek ben rahatsız oluyorum bu gürültüden.


Kadın bayağı, adamın da ondan kalır yanı yok.


Kadın, “ ilk değilsin, sonda. Beni ilk Haşmet hocayla bastılar. Öldürecekler sanmıştım hocayı, babamın önüne geçtim ben yoldan çıkardım dedim. Hayatını bağışladılar. Tabii, dedi şimdi bizi yakalasalar beni değil seni öldürürler.” Ardından şuh kahkahası ortalığı inletti.

Adam dinlerken çok da şaşırmıyordu. Bir rahatlık vardı üzerinde, alışmanın rahatlığı.


Kadın kölesine buyur eder gibi buyur ediyordu adama. Adam da ne dese yapıyordu telaşla.

Kadın, “ içecek birşeyler getir. Soğuk olsun. Ateş bastı.”

Adam kadından emri alır almaz çifte koşulmuş gibi seke seke gidip, içeceklerle geri döndü.

Uzandı kadının yanına, ellerini bacaklarında gezdirdi adam sahibinin.


Kadın gözlerini kısıp bana bakıyordu arada.

“ Şu kadına bak açık giyinmiş, dinsiz.”

Adam, süzdü baştan aşağı beni, sonra kadının ağzına düştü çerez gibi.


Kadın, “sana aldığım kıyafetleri beğendin mi kölem.”


Adam, *Beğendim tabii, çok teşekkürler. Beni şımartıyorsun hep sahibim.
Eşim amelîyat olacak para lazım. Benim asgari ücretle zor biliyorsun.”

Kadın sinsi sinsi sırıttı, ayaklarını göstererek.

“ Ayaklarımı yıkayıp, kahvemi yatağıma getirirsen olur tabii.”


Adam, “ her zaman yaptırdığın şey, istediğin kadar ne dersen yaparım.”

Kadın kalkıp ayağa “ jakuzideyim, soyun gel.”

Adam takıldı peşine, ayak yalamak için.


Kaptanın yanına çıktım, dayanamayıp “ Orta yerde dönen bu rezillikten kurtarın gemiyi, yoksa batacak.”


“ Bu hatun yılın oniki ayı böyle. Her ay kolunda iki erkekle. Biri gecesine diğeri gündüzüne yetmedikçe. Parayla yürütüyor peynir gemisini. Ona yetemeyen koca benim. Geminin sabihi de babası. En iyisi sizi denize atlalım biz, sesizce.”


Ağzım açıkta baka kaldım adamın bileyle sivriltilmiş boynuzlarına. Boynuzlardan koloni kurmuş kendine balina. Yüzüyor işte yüzünün astarı yırtıla yırtıla.

Tam bir ay nasıl katlanacaktım bu feci yolculuğa, eyvah eyvah!


Sude Nur Haylazca

(Vaha Sahra)




Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Güverte 1 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Güverte 1 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Güverte 1 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mavilikler
Mavilikler, @mavilikler
2.11.2024 13:18:08
10 puan verdi
Cinsiyet fark etmiyor aslında: İnsan’da bitiyor her şey… O insan görünümünün içini ne kadar doldurduğunda…

Dört dörtlük, ‘insan gibi insan’ diye tabir edilen o insanların yanında; sadece bedenen insan olan ama ruhen insan olmaktan çok uzakta bir yerde olan çok sayıda insan müsvettesi de var malesef aramızda. Allah rastlatmasın.

Elimizde olmadan rastladığımızda da, çok oyalanmadan, ruhumuzu kirletmelerine izin vermeden usul usul uzaklaşmak en iyisi yanlarından… Yoksa irademiz dışında tepkiler gösterirken, mesela avaz avaz bağırırken bulabiliriz kendimizi. Öyle insanlar için nefesimizi harcamaya bile değmez.

Çok anlamlı ve güzel bir yazıydı. Gönlünüze sağlık…

Sevgiler…
CaNMaYBuL
CaNMaYBuL, @canmaybul
2.11.2024 02:45:10


insanoğlu, denizin ortasında dahi kendine bir ayna bulur da içine bakamaz… kim bilir, kaç defa böyle bir sahnede kaç ruh kendini harap etti, kaç kalp bunca bayağılığa tanık oldu ve sustu. oysa deniz öyle mi? dalgalar bir şamar gibi yüzümüze vurur hakikati; martılar, o beyaz ve özgür varlıklar, göğe doğru bir şeyler haykırırken biz insanlar hapsolmuş kafesimizde debelenir dururuz.

belki de herkesin bir rolü vardır bu alemde, bir mizansen, bir trajikomedi oynanır gözler önünde ve kim bilir, seyirciyi en çok güldüren sahne, en ağlanacak olanıdır. zira insan dediğin, bu dünyaya anlam aramaya gelmiştir ve bu çırpınışın içinde kendi derinliğini bulur, bulamadığında ise yüzeye çıkmak için dibe vurur.

ne acı bir kaderdir bu, insanların huzur içinde görebileceği en derin manzara bile başka ruhların çirkinliklerine perde olur. her şey bir ilüzyondur sanki; insanlar “kadın” ve “erkek” diye ayırırken kendini, aslında herkesin ruhu aynı çamurdan yoğrulmuştur. o çamur, kıvranarak boğulduğumuz kirli bir denizdir ki ne kadar yüzeyde kalsak da derinlikleri de içimize işleyiverir.

bir kadının kahkahası dalgaların sesini boğar, adamın kölece eğilmesi, gökyüzünün özgürlüğüne ket vurur. ama mesele burada değil ki, asıl mesele, bizim bu görüntüde kendi kaybolmuşluğumuzu bulmamızda. belki de kadın dediğin, sadece bir yansıma, adam ise bizzat kendimiziz. her emir verişte, her boyun eğişte kaybolduğumuz o derinlik biziz, fakat yine de farkında değiliz.



selamlar 🙏🙏🙏


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL