Hayat, sürekli bir ilerleme ve dönüşüm süreci; ancak bu süreci yönetmek için hem geçmişin yüklerinden arınmak hem de geleceğe dair cesur adımlar atmak şart.

Başaramadıklarımızın acısına takılı kalmak, bizi bulunduğumuz yerde hapsederken, aslında öğrenmemiz gereken dersleri kaçırmamıza neden olur. Zihin, bizi ileriye taşımak için sürekli bir şeyler öğretir, ancak biz acıya odaklandıkça bu dersleri görmemiz zorlaşır.

Sorumluluk almak, gerçekten de kendimize ve potansiyelimize olan inancın bir göstergesi. Bu, zorlayıcı bir süreç olabilir ve bazen bizi yorgun hissettirebilir, ancak bu sorumluluklar büyümemiz için gereklidir. Geçmişin gölgesinde yaşamaya devam edersek, geleceği yaratma gücümüzü kaybederiz. Bazen insan, sorumluluktan kaçmak için çeşitli bahaneler üretir; ancak gerçek gelişim, bu bahanelerin ötesine geçmekle başlar.

Kendimizi maddi kısıtlamalarla ya da geri dönüşsüzlük gibi düşüncelerle sınırlandırmak, hayallerimize ve potansiyelimize koyduğumuz engellerden başka bir şey değildir. Her gün geleceğe dair atacağımız küçük adımlar bile, zamanla büyük farklar yaratabilir. "Artık çok geç" dediğimiz o anlar gelmeden önce, zincirleri kırıp cesurca ilerlememiz gerekir. Çünkü değişim, dışarıda değil, içimizde başlar

Selda iyiekmekci (Erdoğan)