Oturduğumuz sitenin arka tarafı bayağı bir dağlık arazi. Sıra dağlar bize bakarken, biz boş durur muyuz, bizde sıra dağlara bakıyoruz. Dağların içinde patika yollar, patika yollarda bir dolu hayvan cinsinden varlık, tavşanından keçisine kadar, sık aralıklarla ağaç vatandaşlar...

Yazın bilhassa günün her saati C.S.O Konserlerini parasız pulsuz, beş kuruş ücret ödemeden güzelce dinleyebilirsiniz. C. S. O. derken hemen ona takıldınız, yok yok, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası salonu filan yok. Bunlar tabiatta Cırcır Böcekleri Senfoni Orkestrası... O kadar tatlı müzikler ile bizlerin ruhunu okşuyorlar ki inanamazsınız...

Bir adı da Ağustos Böceğidir bu Cır Cır Böceklerinin bilirsiniz. Ben hep kızarım bu karınca ile Ağustos Böceğinin hikayesine... Yok çalışmıyormuş da, karınca harıl harıl çalışırken o yatıyormuş da filan fişmekan. Tamam çalışmıyor ama yazın sabah akşam müzik yapıyor o da... Karıncalardan müzik yapan bir vatandaş var mı, deyin hele bakayım?

Bir ara susuyorlar, bende düşüncelere dalıyorum. Ne oldu ki bu Cır Cır Böceklerine, diye içimden geçiyor. Küstüler mi yoksa diyorum, Ahmet Amcalarına? Sonra bir bakıyorum beş on dakika sonra yenide başlıyorlar konsere. Onlar cır cır ötüyor, onlar öttükçe ben mutlu oluyorum, havalara filan uçuyorum...

Para yok, pul yok bu konserlerde... Bunlar ücretsiz halk konseri gibi adeta... Pencereyi açıyorsunuz ve tabiatın o güzelim seslerine kendinizi bırakıyorsunuz. Hatta teybiniz varsa ses kaydı bile yapar, kışında dinleyebilirsiniz, benden tavsiye naçizane. Kış aylarına kalmıyorlar haliyle dünya değiştiriyorlar Cır Cır Böcekleri...

Canlarım benim onlar Cır Cır Böcekleri... Siz takmayın kafanıza sakın o Ağustos Böceği ile Karınca hikayesinde anlatılanları... Ezop denen bilader öyle bir şeyler yazmış işte sizi biraz tembel göstermek için... Ne demişler ’’Müzik ruhun gıdasıdır.’’ Tabiatın bize bahşettiği bu güzel müziklerden mahrum kalmayalım.