OKUMADAN YAZMAK

Adam diyor ki, "benim okumama gerek yok. İnsan okumadan da yazabilir(!) bu yüzden de ben kitap okumam. Ama yazarlığım konusunda(!) kimseye hakkımda laf dedirtmem.

Çok ilginç bir yaklaşım!

Peki güzel kardeşim. İyi dersin de, o zaman senin yazdıklarını ben niye okuyayım? Titrin ne? Agah olduğun konu ne? Hangi katma değerin var? Yazdığın yazı, konu itibarıyla şiir mi? Deneme mi? Öykü mü? Roman mı?
Ve bütün bunları yazdığını kabul edelim. Bilimsel ya da edebi değeri nedir? dedikten sonra, aşağıdaki soruyu sorma gereği duyuyorum!

Acaba kişi; "yazmak için mi okumalı, okuduğu için mi yazmalı?

Zatı muhteremler, anlatıda tamamen geçerliliğini yitirmiş bir tez ile karşımıza çıkıyor.

Okumayı gözardı ederek, muhtemelen, sırf içinde bulundugu buhran sebebiyle, dertlerini unutmak ya da egosunu tatmin etmek için yazıyor olmalı.

Düşünüyorum da, acaba okumadan, sözcük dağarcığı genişler mi?Edebi eserlerinden edebiyatı,
felsefi eserlerinden felsefeyi, sosyoloji eserlerinden sosyolojiyi, psikoloji eserlerinden psikolojiyi öğrenmeden hangi donanımla neyi nasıl yazıyor. Dahası, inatla da bu tezi savunuyor.

Herşeye muhalif arkadaşımıza sormak istiyorum. Velev ki okumadan yazdın. Bu yazdıklarının, kalıcılığı, edebi değeri ve toplumda karşılığı ne olur?

Sırf muhalif olacağım diye, herhangi bir konu hakkında, önünü, sonunu düşünmeden atılan her adım yanlıştır.

Eğer bir yola çıkmış ve menzile varmak istiyorsan; önce kendi içinden geçecek ve ilkel benliğini (ego) çiğneyecek, sonra menzile varacaksın! Bunun bile yolu okumaktan geçer. Benden söylemesi!

Not; Adrese teslimdir!

Efkan ÖTGÜN