Bayram bu, geldi bir güzel, bir güzel şekilde de geçiyor gidiyor, seneye gelir mi, gelirse bizi bulur mu bulamaz mı, işte orası meçhul. Orası meçhul olduğu için, Meçhul Asker anıtına da gidip saygı duruşunda bulunmaya gerek yok...

Sabah sabah dün, üç beş tane mini mini zibidi, zırrrrrrrrrrrrrrrrrr diye çaldılar zili... Açtık tabi haliyle ’’Bayramınız Kutlu Olsun.’’ Olsun mu olsun bakalım. Hay Allah cebimde de öyle küçük para yok. Dur bakalım, bir yerlerden bulacağız el mahkum ’’Buyurun gelin çocuklar içeri.’’ Biraz mırın ve de kırın ayakkabılarını çıkartıp dalarlar. Sorular ve cevaplar havada bir gider bir gelir...

Çok da sıkmamak lazım sorular ile bebeleri... Ah canlarım benim hanım hanım getir bakalım aslan parçalarının, kraliçelerin tatlılarını... Ne güzeldir o çocukların cıvıltıları. Çocukların hele de küçük çocukların olduğu yerlerde dedikodu gürültü olmaz derler... Öyle oluyor. Biraz mahcup biraz çekingen olsalar da baştan, Ahmet Amcalarına hemen ısınıyorlar...

Çikolata tatlı bol, çocuklar avuç avuç bile alabilirisiniz. Alsınlar tabi diyor hanımda sağ olsun. Turşusunu mu kuracağız tatlıların çikolataların. Bayram sonrası zaten kalacak. Ben de çok sevsem de fazla yemek istemiyorum tatlıları...

Biraz sohbet biraz muhabbet. Öğrenciye hiç sorulmaması gereken soruları her nasılsa hanım soruyor ’’Dersler nasıllllll’’ Hanıma kaş göz ediyorum ama yine de sormuş bulundu işte... Dalarım ben de lafa ’’Nasıl olsun hanım şunların gözlerine baksana ateş gibiler hepsi, kızlarımızda delikanlılarımızda, bunların derslerinin hiç kötü olma şansı var mı?’’

Evimiz şenleniyor. Azıcıkta gönlümüzden kopan harçlıkları bulup bir yerlerden koyuyoruz ceplere. Çok da oturmuyorlar, hava güzel bu havada evde oturulur mu hiç? Aslan parçaları onlar aslan, geleceğimizin teminatı... Bizde hesaplardık küçükken ne kadar harçlık alırız diye, sonrada onlar ile torpil, kız kaçıran filan alır kendimizden geçerdik. Vallahi bayram geldi mi çocuklara geliyor, biz de kıyısından köşesinde azıcık mutlu oluyoruz becerebilirsek işte...