İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
Tüya
Tüya

Şiişt, Garsoon!

Yorum

Şiişt, Garsoon!

3

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

430

Okunma

Şiişt, Garsoon!

Şiişt, Garsoon!



Veysel gardaş, nedir o? Gene sesin soluğun cıkmıyo?
Sen Allah’ın gulu del misin? Bi şu ağzın aç, bişeycikler söle... Ne biliyim yanee...
Neyse... unut gitsin! Hiç bişey de deme! Gafa sallaman kafi…
Sona neme lazım... yersiz bi laf edersin, alınan olur, gocunan olur... Hmmm! Bakaan geride zehir zıkkım galır malır, neme lazım, deyom.
Biliyon mu, gomşu... Haddizatında derdim deelsin, amma gatlanamiyi gonuşmadan burnumun dibine...
Şimdi diyeceksin ki, "O nasıl söz? Halla halla!” Benden sölemesi. Gerisi saa galmış…
Yane demem o ki; başa gelmeyiversin: Bi geldi midi, şeytan gulağına... İmanıma, sülük gibi yapışır her yerine. Sona da sağlam bir yerin galmaz. Geride galan yara bere… gansızlık da cabası... Bizim orda bi kere adamın birine öyle olduydu...


Üff, sen ne gonuşuyon gendi gendine? Hep mi kötü düşünür insan, gardaşım. Hep mi moral sıfırlar.
N’olur bir gün de iyi bi söz çıksın azından. Ne istiyon benden?
Ya, Allah şahidim; ne zaman bu gaveye gelsem... ahan şu gafamı dinlemek için... Başlıyon vır vır vır… Senin ben ile derdin ne? Anamadım ki...

Bana mı diyon len sen? Sen şimdi bencil olduğumu mu deyon? Hadi ordan, sen de!

Ağzında dil yoğuken, aslı astarı olmayan şu böbürlenmen de neyin nesi, hı?
Bi kerem garşıma geçip de gendini söz sahibi belleme, anadın mı gakkoş? Seni adam yerine goduk diye, olur olmaz dil uzaatma. Garşındaki benim...

Halla halla! Len saa n’oluyo böle? Git bu forsunu başkalarına sat, düdük...
Ya supphan... Şua bak ya… Cattık ha belaya... Lan durduk yere... bu öfke, bu kibir de neyin nesi? Lan sofrandaki ekmee mi yedik, hı?

Ben! Ben mi saa bakacadım? Töbestarf...
Olum git işen... Allah rızası için aynaya bak! Bak len! Bi kere deel, on gere hemi de... Bak ki, garşımda ayaın denk alasın!
Bu camiada saa öyle bi söz ederim ki... Ahan şuranda, şuranda… dövme gibi galır, ömür billah...
Efendime söylim... pıhtı olur, zırrrt aşağıya iner...
Oyy garibim! Ne o gorktun mu? Diyom ya, gerisini sen düşün daa... Şimdi anadın mı, ayyaş gomşu? Hemi de... gırk yıl gelir geçer, amma senin soluğun ahan böle zııırt... Bi de galgıp baa dayılık belleme, anadın mı?
Sen, diyom, senin… sülalen toplansa gelse, imanıma ahan dört bir yandan... gene de başınga gelenleri unutamazsın, olum...
Sen de bunu ahan şurana, ahan şurana yazıver!
(...)

Üfff! Neyse... Uğraştırma beni!

Şiişt, garsooon! Şuna gapıyı gozteriver!






H. Korkmaz, 2 Nisan 2024 Sthlm

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şiişt, garsoon! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şiişt, garsoon! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şiişt, Garsoon! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gule
Gule, @gule
3.4.2024 18:38:37
Kendimi o garsonun yerine koydum, diyelim ki biri bana öyle seslendi, nasıl tepki verirdim diye kendimi şöyle bi yokladım üstünkörü, inceliklerine inmeden. Artık bu işin dozu kaçmış, inceliği falan kalmamış. İşte böyle durumlarda, yani hoşgörü ve nezaketin yerler altına alınıp çiğnendiği, saygısızlığın ve hadsizliğin yine had sayfaya ulaştığı o anlarda, benim de içimden o ayarsız, dengesiz biri peydahlıyor. O zatı muhterem hele bi o harfleri ıslık edasıyla, ağzında geviş getire getire sakız gibi çiğneyip yuvarlasın suratıma hele! Ah var ya ben o harfleri onun boğazına dizip yedirtmez miyim! Bi sürahi dolusu suyu suratına çarpmayı ya da yemeği üstüne dökmeyi geçirirdim kafamdan önce, çoğu şeyleri kafamızda kurguluyoruz zaten...sonrası var tabi bi de bu işin, müşteriyi memnun etmek pahasına yenilen, yutulan lokmalar, alttan almalar...

Geçenlerde iş yerinde hıyarın teki arkamdan uzun uzun ıslık çaldı, dua etsin iyi günümdeydim de dönüp bakmadım bile ama var ya başımdan kaynar sular döküldü sanki, içim böyle fokur fokur kaynamaya başladı, bildiğin dümdüz sayıyorum adama. Eve geldim hãlã o çaldığı ıslığın gıcırtısı kulağımda, kendime de kızdım ağzının payını niye vermedim diye! Dedim 'sen hele o borazını çal yine bakim, ben seni n'apıyorum?' Bir hafta geçti her gün görüyorum meymenetsiz suratını, ıslık da çalmıyor ki namussuz! o hıncımı çıkartim ondan da rahatlim şöyle bi:))) Bu harekete de acayip uyuz oluyorum biliyo musun? Biraz kibar olun ya! Kadının arkasından ıslık çalmak nedir yahu? Hangi taş devrinden kaldın sen? Geçenlerde Brita ıslık çalarak mektupları ayırıyordu, dedim bu kadın da ıslık çalıyorsa vay bizim halimize:))

Islık çalmasına çalarsın, bi notaya, şarkıya ne bilim ritim tutturursun falan ayıp değil, yeri geldi biz de ıslık çaldık ama ıslık çalmanın bile bi adabı vardır hani ben ondan bahsediyorum.

Yaaa! İşte böyle...Saygı, hoşgörü ve nezaketin olmadığı yerde, senin de saygını bitiriyorlar Tüya, zamanla o insanların ayarına, seviyesine düşüp anladıkları dilden konuşmaya başlıyorsun.

Çok dikkat ederim aslında, insanlarla olan diyaloglarım bu yüzden seviyeli, mesafeli ve hoşgörülüdür ama bu peygamber sabrım zorlanırsa da n'aparım bilmiyorum.

Hele bak ya! Güldüğüm yazı aldı beni nerelere götürdü.

Sevgiyle Tüya'mın.
sine  ezhar
sine ezhar, @sineezhar
2.4.2024 23:27:09
10 puan verdi
İç Anadoluyu Karadeniz'e yaklaştıran coğrafyanın konuşması gibi geldi. Gayet de başarılı.

Gülümseyerek okudum ellerine dimağına sağlık.

deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
2.4.2024 21:18:16
10 puan verdi
Hikâyede gül hatırıyla ağırladığımız misafirler nereli?
İşte dertli başım, yavan aşım.
Elaziz?
Çorum?
Bingöl?
İzmir?

Tamam, vazgeçtim.
Garsona hişşşt demek?
Yürek ister.

Aklıma Yado çeşmesi geldi.
Sıcak bir yaz günü.
Sığındık gölgesine.
Keçi etinden kebap mönüsü güzeldi.
Su desen buz gibi.
Elazize revan olduk sonra.
Hatırla sevgili...

Çok saygımla Üstadım
Çok saygımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL