Şükrü efendi:yolun yakınken dön ,etrafında sana sıkılganlık veren bir vampir görüyor musun?
Mehmet efendi:yok biz uzun sıçrayïşlarla etrafında duran yol kesicileri değiliz,sadece sana ölümün tatlı bir dünyadan olduğu imajını yaratmak için duruyoruz
Yunus efendi:bir yer varsa da gizli kalsın
Size ait olan birseyden bahsedebilir misiniz?
Şükrü efendi:hak kazanacak bir yol var,başarmak için de elini kolunu ve de gövdeni görmeyeceksin
Sadece düşündüklerin için bir yol sunuyorum,ruhunda gizli kalan beyninde düşünduğün şeydir
Mehmet efendi:ruhumuz da kayıpken ne düşündüğün ruhun olur bazen
Yunus efendi: kaktüs gibi olmalı çölde durduğu halde çölü bilmeyen...
Bir ruh ne kadar gezgindir bu haliyle
Şükrü efendi:kaktüs yetiştiği yeri bilmezse bildirir gözlerin ruhunda gizil kaldığı yer
Mehmet efendi:nasıl bilmem acıtır deveyi dikenler,bir de kervanlar geçer ya çölden uzak adımlarla kaktüsten iğrenir,seni biliyorum evlat
İğrenme ruhtan incinirsin kalbin acır gözün görmez olur kendini
Yunus efendi:size gizil kalan yer ruhken tekrar bedenle birleşebilir misiniz?
Şükrü efendi:bizi yokken yaratan yarattığına ruh da verir beden de ;ama beden ruhta iken ne yılanlar görür ne akrepler,içtiğin çayın bir hikmeti varken çay dökür mü ruha ruh bedendeyken beden elbet ruhu görür ,kaktüs çölü sezer ama..
Mehmet efendi:içtiğin çay ruha köledir,peki nerden geldiği kadar nereye gittiği de önemli
Yunus efendi:çay göze girer rengiyle tadabilir dengiyle...
Şükrü efendi:sevgi işte çayın kendisi,kaktüs ise sezebildiğin ruh olsa gerek
Mehmet efendi:denize balık haramken harama balık necidir,gözlerin gördüklerine inan,sezebildiklerinden akıl çıkar...
Şükrü efendi:adım attığında bir yol bilinir mi istersin,gittiğin yeri bilmeden saatlerce yormadan durmaz yerinde,
Yunus efendi:yol mu yürüyor,yürümek mi yolu bulmak için davetiye
Şükrü efendi:akılda yol yürünür;ama kaktüs yolu bilmiyorsa çöle giren yara alır..
Dikenli bir yol attığın adımı bilmez ki...

Gezgin imgeler...