3
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
754
Okunma

GÜN GÖRMÜŞLER
Bugün sosyal mecrada denk geldiğim bir anekdot beni bir kez daha derin derin düşünmeye sevketti. Özetle diyordu ki ‘’ Babaannem 80 yaşında öldü. Çevrede toplanan insanlar ‘’gününü gördü vakti saati geldi ‘’derken bunu duyan babam: ‘’ Ne gün görmesi, garibim ömrü hayatında bir kez bile deniz görmedi. Siz hangi gün görmeden bahsediyorsunuz? diye neredeyse hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ‘’ demiş.
Sahi nedir ölçüsü gün görmüş olmanın ? Mal mülk mü? Zevki sefa mı? Sağlıklı bir ömür mü? Varını yoğunu paylaşabileceği insanların varlığı mı? Düşündüm düşündüm…Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı.
"Zavallı çocuklar, biz yine epeyce gün gördük fakat onlar hiç görmeyecekler."demiş -Y. K. Karaosmanoğlu. Gelecekten umut etmemize sanki bir set çekmek ister gibi. Madem çocuklarımız için
yaşamayı önemseriz, sevdiğimize inanırız, çoğu zaman kendimizden özveriden çekinmeyiz deriz, o halde haydi düşünme zamanı. O umutlu mutlu yarınları onlara verebilmek adına üzerimize düşenleri yapabildik mi? Ya da ne kadarını başarabildik? Yoksa bizim yaşayamadıklarımız çocuklarımızın da kaderi mi olacak? Düşünmesi bile ürpertici. Yani birileri de bize gün görmüşler derken ne denli gerçekçi olabilecekler?
Maziye dönüp baktığımızda göğsümüzü gere gere, evet ben gün gördüm yaşamımın şu ana kadar ki dilimini dolu dolu yaşadım diyerek kaçımız haykırabiliyoruz?
Elbette yaşam dikensiz gül bahçesi değil. Herkesin kendine göre bir yaşam tarzı farklı beklentileri
ve doyum dereceleri var. Bu doğal. Ama her insanın bir başka insana karşı da sorumluluk duygusunu insani değerler ekseninde taşıyor olması gerekmez mi? Dünyanın herhangi bir yerinde ki bir insanın , bir çocuğun katledilmesinden, gün görmesine engel olunmasından daha önemli borcu ne olabilir?
Yaşam girdabında bugünün bile düne borcu varken dünyadaki tüm kötülüklerin ana kaynağı olan sevgisizliğin egemen olmasına izin verilen her noktada güngörmüş olmak her gün biraz daha hayal mi oluyor acaba?
Bu evrende yalnız değiliz. Paylaştığımız havada, içtiğimiz suda tüm canlıların hakkı var. Elbette bu noktada ki malum GÜN GÖRMÜŞLER kendileri dışındakilere bu doğal hakkı tanımak istemeyeceklerdir. İstemiyorlar da zaten. Yoksa bu kadar kötülüğün, haksızlığın çeşitli şekil ve biçimlerde de olsa sürüyor olması olası olmazdı.
Bu içimden geçirdiklerimin asla gerçekçi olmadığını düşünenler de olabilir. Bunu biliyorum. Ben de o zaman rüya tabirlerine baktım. Yani ben güzel bir düş kurmuş olayım.
‘’Rüyada gün görmek, genellikle iyi hayat koşullarına sahip olmaya, şan ve şöhret dolu, her istenilene kavuşulan bir hayat sürmeye, kişinin özellikle para konusunda hiçbir sıkıntı çekmeden yaşayacağına ve ailesini de rahat ettireceğine alamet eder. Gün görmek uzun ömürle de tabir olunur ki bu rüyayı orta yaşın üstündeki kişiler görürlerse, hastalıktan uzak bir hayatları olur ve çok uzun yaşarlar. Genç kişilerin bu rüyayı görmeleri ise geleceklerinin tahmin dahi edemeyecekleri kadar güzel ve parlak olacağını, her türlü başarının, şansın kişinin yanında olacağını bildirir’’
Tüfeği icat edip mertliği bozanlar aynı zamanda gün görmüşler sınıfında yaşayanların da ta kendileridir. Ama nedense paylaşmayı kendilerine hep uzak gördüler. Ne karanlıklar bitti ne yokluklar. Kolay kolay da biteceğe benzemiyor.
Yaşanabilir ve gerçekten gün görenlerin çok olacağı yeni bir yıl dileğiyle…