Nerde kalmıştık çocuklar. Robot olsak; ne gençlik ne de ihtiyarlık söz konusu olurdu diyordunuz efendim. Evet hatırladım.

İnsan ile insana benzeyen robotun daha fabrikalarda üretilmediği çağlardı, zihinleri haşat eden gereksiz bilgi savaşları alıp başını Tanrıya gitmişti. Göklerden ışıkların düşmediği, ağaç kovuğuna insanın terkedilmeden önceki çağlardı, Akdeniz’e daha Akdeniz ismi verilmemiş, Büyük Denizlere öteki dünyalar denildiği zamanlardı.

Efendim, zaman olarak karıştırdım. Ya hu bölmeyin, ne diyorum ben size zamana ve dünyaya; dünya dışından bakın, alla alla ya hu iki öykü, darb -ı mesel anlattırmadınız bana. Su getirin bakalım, mavi renkli olanından.

Aferin çocuğum, çok yaşa, mavi gibi olsun hayatın. Teşekkür ederim efendim.

Yani çocuklar daha zihinler kafatasının içinde olduğu zamanlardı. Zihin o zaman da ne yapacağını bilemezdi şimdi olduğu gibi.

Söyleyin bana bakalım dünyadaki kara parçalarını..

Hocam, hocam, hocam...

Sen söyle 123

Hocam; Asya, Güney Amerika, Afrika, Avustralya, Avrupa, Kuzey Amerika bir de Antartika. Hocam; veya Avustralya, ve mi deseydim. Hocam Antartika ve Avustralya.

Aferin çocuğum bir; ve - veya savaş çıkartır dikkat et bundan sonra. Tamam hocam.

Antik Ata kıtasını daha buzullar örtmemişti. Büyük sularda iki kıta daha vardı o zamanlar. İnsan üreticilerinin insanı üretmeyi düşündüğü yıllardı.

Hocam tam yılı alabilir miyim..

Evladım ne yapacaksın not almakla, zihnini mi yedin sen ya hu.

Bir gün sular ben diyeyim 10 robot boyu, sen de 30 hayvan boyu, o desin 3 ağaç boyu hadi sen de de bakalım, kim demek ister..

Sen söyle evladım... Evladım sana diyorum güneşin arkasına bakan, dön buraya, daldın gittin.

18 insan boyu hocam, aferin, gözün güneşte kulağın bende, aferin aferin...

Akdeniz’de bir sel meydana gelmiş, deniz selleri de korkutucu olur ha, su canavarı insan şehirlerini dağıtır, yıkar, parçalar, benim diyen insan kurtulamaz kapılır gidermiş deniz sellerine...

Hocam hocam...

Evladım kesmeyin sözümü...

Geçenlerde biri çıkmış demiş ki;

Hocam, kim çıkmış, not alacağım...

Biri çıkmış işte evladım, biri çıkmış, ne önemi var kimin çıktığının...Susun da dinleyin..

Demiş ki; ben genç kalmak için şu hayvanın üreme damlasını cildime sürüyorum.

Hocam kim demiş, not alacağım.

...

Kim basıyor yine zile hatun, ne güzel rüya görüyordum. Bir rüya gördürmüyorlar ya, bak şu kapıya... Kalk da kendin bak.. O zaman kapıyı aç, tamam paşam, sen keyfini bozma. Bakmak ne ya, kapıya bakılır mı hiç, bunadın sen bunadın başkanım.