Hz. Meryem’in annesi Hanne, o zaman adet olduğu gibi bir erkek çocuğu olursa o’nu Mescid-i Aksa’ya Hz. Zekeriya’nın yanında yetiştirilmek üzere Allah adına vermeyi vadetti. Fakat erkek çocuk beklerken Hz. Meryem doğdu. Yine de o’nu Hz. Zekeriya’ya teslim etti. Mescid-i Aksa’da, teyzesinin yanında yetişmeye başladı.

Salih olmayan bütün erkeklere bedel Allah Hanne’ye öyle bir kız çocuğu nasip etmişti ki, Hz. Zekeriya o’nun odasına yemek getirmek için her girdiğinde, o’nun yanında yiyecek ve içecek bulurdu. Nereden geldiğini sorduğunda, Hz. Meryem “O Allah katındandır” derdi. (Âl-î Îmrân,37) Bu açıkça Hz. Meryem’in kerameti ve yüce insanlardan olduğunun bir işaretiydi.

Mescid-i Aksa’da kendisine ayrılan odada dua ve ibadetle meşgul olan Hz. Meryem’in yanına bir gün erkek bir insan şeklinde Cebrail (a.s.) geldi. Odasına Hz. Zekeriya’dan başka hiçbir erkek girmeyen Hz. Meryem korktu ve çok tedirgin oldu. Gelenin kötülüğünden Allah’a sığınıp, o’na gitmesini söyledi. Cebrail (a.s.) kendisini tanıttı ve ona:

“Sana tertemiz bir oğul bağışlamak için geldim” dedi, Hz. Meryem şaşırmıştı.

”Benim nasıl oğlum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamıştır, ben iffetsiz biri değilim” dedi.

Cebrail (a.s.) kendisini doğruladı ve bunun Allah’ın bir rahmet eseri olduğunu ve insanlara Allah’ın gücünün bildirilmesi olduğunu ifade etti ve doğacak çocuğun dünya ve ahirette büyük bir derecede olacağı adını Meryem oğlu Mesih İsa koymasını ve o’nun beşikte iken konuşacağını, salih kullardan olacağını müjdeledi. (Âl-î Îmrân,45-47; Meryem,16-21)

Böylece babasız dünya gelen ilk insan olarak tarihe geçti. Hazreti İsa’nın babasız olması insanlara garip gelebilir. Fakat Hazreti Âdem’in durumu düşünüldüğünde bunun o kadar da garip olmadığı anlaşılmış olur. Çünkü Hz. Âdem hem annesiz hem de babasız olarak yaratılmıştır. Bu açıdan Hz. İsa’nın babasız olarak dünyaya gelmesi aslında o kadar da garip sayılmaz. Cenab-ı Hak istedikten sonra zaten imkânsız diye bir şey yoktur. Bütün imkânsızlıklar biz yaratılanlara aittir. Bizler de Yüce Yaratıcıya güvenir ve teslim olursak bizim için de imkânsız görünenleri Allah dilerse sıradan hale getirebilir.

Hz. İsa’nın babasız dünyaya getirilmesi devrinin insanları için çok önemli bir dersti. Bayanlara değer verilmezdi. Bu açıdan yüzyıllardan beri tapınağa da bayan alınmıyordu. Bu hadiseyle erkek egemenliği yara alıyordu. Cenab-ı Hak onlara ve insanlığa babasız çocuk dünyaya getirmekle gücün kendisinde olduğunu ispatlıyordu. Fakat her devirde erkek evlat terciği değişmemiştir. Kız çocukların faturası hep annelerine çıkartılmaktadır. Hâlbuki Hz. Meryem ahlakındaki kız evladını kim istemez. Acaba o kaç erkek çocuğuna bedeldir. Bu mucizeyle erkek egemenliğinin yanlışlığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Ayrıca baba sorunlarından kaynaklanan durumlarda çocuk sahibi olunmasının da gerçekleşebileceğinin bir işaretidir.



Ahmet TULGANER