Ahmet TULGANER
12 şiiri ve 112 yazısı kayıtlı Takip Et

Kâbe’yi Yıkmaya Gelenlerin Başına Gelenler





İrhasatlardan bazı örnekler vererek Kâinatın Efendisi Aleyhissalâtü Vesselamı tanımaya ve başından geçen harika hadiseleri vermeye başlayalım.

Tarihe “Fil Vakası” olarak geçen ibretli hadise şöyle olmuştur:
Hz. Âdem zamanında ilk kez inşa edilen Kâbe’nin her devirde kutsallığı devam etmiştir. Kâbe belki görünüşte dört duvar olmasına rağmen, manevi olarak çok derin anlamlar taşımaktadır. Bu bakımdan insanlar Kâbe’ye tarih süresince çok iltifat etmişlerdir. Bu durum her zaman olduğu gibi bazı kişileri rahatsız etmiştir.

Rahatsızlık hissedenlerden biri de Yemen valisi Ebrehe idi. İnsanların bu dört duvara bu denli önem vermelerini anlayamıyordu. İnsanların Kâbe’ye gitmelerini önlemek istiyordu. Bu gaye ile Sana şehrinde Kulleys adında, altın, yakut ve değerli taşlarla çok muhteşem bir kilise yaptırdı. Bu gerçekten görenlerin çok ilgisini çeken bir yapı olmuştu. Fakat Ebrehe planladığı gibi insanları ilgisini Kâbe’den bu kiliseye çekmeyi başaramamıştı.

Ebrehe kendince planlar yapıp, bu hadiseyi kökünden çözme kararı aldı. Kâbe’yi yıkacaktı. Durumu Habeş Meliki Necaşi’ye bildirip yardım istedi. Necaşi de dünyada bir eşi olmayan dev fil Mamud’u ve çok sayıda asker gönderdi.

Ebreh’e fillerle muhteşem bir ordu kurup, yola çıktı. Bu sırada Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın dedesi Abdulmuttalib Kureyş Kabilesinin reisi idi. Ebrehe’ye karşı koyacak güçleri yoktu. Çünkü Ebrehe’nin ordusu çok kalabalıktı. Abdülmuttalib’in tek güvendiği varlık Cenab-ı Hak’tı. Kâbe Allah’ın evi olduğuna göre burayı ancak O koruyabilirdi. Kureyşliler Kâbe bölgesini boşalttılar.

Ebrehe Kâbe’ye saldırıya geçmeye karar verdiği esnada deniz tarafından Cenab-ı Hak Ebabil kuşlarını üzerlerine gönderdi. Nohut büyüklüğünde biri ağzında ikisi ayaklarında üçtaş ile adeta bombardıman uçakları gibi Ebrehe’nin ordusunu bombalıyorlardı. Kaçmaya başladılar fakat kurtuluşları mümkün değildi. Kâbe’yi yıkmak istemenin cezasını canlarıyla ödediler. (Fil Suresi)

Kâbe’nin Ebrehe ordusu tarafından yıkılmasına müsaade edilmemesinin sebebi, Yüce Yaratıcı habibi Hazreti Muhammed Aleyhissalâtü Vesselamın hatırı için bu kutsal mekânı korumasıdır. Ayrıca bu hadise Peygamber Efendimizin, peygamberliğinin de bir delilidir.

Ahmet TULGANER


Beğen

Ahmet TULGANER
Kayıt Tarihi:18 Eylül 2023 Pazartesi 12:10:02

KÂBE’YI YıKMAYA GELENLERIN BAŞıNA GELENLER YAZISI'NA YORUM YAP
"Kâbe’yi Yıkmaya Gelenlerin Başına Gelenler" başlıklı yazı ile ilgili
düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.


YORUMLAR
Gönül Pınarı
18 Eylül 2023 Pazartesi 13:56:59
Kalemin daim olsun bilgi verici yazılarını zaman zaman ilgimi çekenleri okuyorum. Bu da onlardan biridir. Güzel bilgiler ellerine sağlık, ancak Kabe ile ilgili Atatürk’ün; Hz. Muhammed Mustafa’nın (asv) kabrinin, o zamanki, Suud Kralı tarafından yıkıp yerini değiştirmek istendiğine dair yayılan haberler üzerine Suud Kralına başlangıcında Sayın kelimesini de kullanmadan çektiği ve Suud Kralını geri adım attıran telgrafın orijinal metni aşağıda olduğu gibidir. Bunun asıl metni Cumhurbaşkanlığı arşivindedir. Vefa borcunun gereği olarak bu çok özel ve önemli telgraftan da söz etmek yerinde olurdu...


“SUUD Kralı Dikkatine!!
Tarafımıza ulaşan habere göre ALLAH’IN Sevgili ve özel kulu elçisi Peygamber Efendimiz HZ. MUHAMMED MUSTAFA’NIN Kabrinin yıkılıp yerini değiştirecekmişsin O mezarın Tek Taşına dokunursan KURTULUŞ Savaşını bırakır ordularımla aşağıya inerim.
26 Haziran 1919 Mustafa Kemal Atatürk (Cumhurbaşkanlığı Atatürk Özel)”

Kalemin daim olsun. Selamlar.

1 cevap yazılmış Cevap Yaz


İlhan Kemal 18 Eylül 2023 Pazartesi 22:43:10
Yorumdaki alıntıda bir takım sıkıntılar var. Öncelikle 1919 da Mekke ve Medine Kral Hüseyin'in, yani Haşimi'lerin elinde. 1925 te Ibn Suud Mekke'yi ele geçirip, Haşimi egemenliğine kutsal topraklarda son verir. Bu noktada yeni krallığı (Suudi Arabistan'ı) tanıyan ilk ülke Türkiye olur. Hatta Haziran 1926 da Mekke'de düzenlenen ve Hicaz'ın geleceğinin tartışıldığı İslam Konferansına heyet gönderir. Özetle genç Cumhuriyet'in 1925 te başa geçen Suudilarla ilişkileri gayet iyidir. Daha öncesinde de Suudiların Mekke ve Medine dolaylarında bir hükümranlıkları yoktur.

Öte yandan Haziran 1919 da Mustafa Kemal (Daha Atatürk soyadını almasına on yıl kadar var) neredeydi? 22 Haziran'da Amasya genelgesi imzalanmıştı ama Mustafa Kemal hala Osmanlı ordusunun bir subayı idi (8 Temmuz 1919 da istifa edecekti). Ünvanı ordu müfettişi idi, komuta ettiği herhangi bir birlik yoktu, organize bir direniş henüz başlamamıştı. Daha dört gün önce Erzurum ve Sivas'ta kongre yapılması kararı alınmıştı. Kaldı ki Fransızlarla 1921 deki Ankara anlaşması imzalanmamış, güney illerinde Fransızlarla çatışma devam ediyordu (Arabistan yolu kapalı anlamında). Özetle Haziran 1919 da Mustafa Kemal ne öyle bir mektubu yazacak konumdaydı ne de fiziki olarak imkanı vardı. Saygılarımla.

Gönül Pınarı
18 Eylül 2023 Pazartesi 13:37:28


Gönül Pınarı tarafından 18.9.2023 14:00:51 zamanında düzenlenmiştir.

2 cevap yazılmış Cevap Yaz


Ahmet TULGANER Yazının sahibi 19 Eylül 2023 Salı 14:43:34
Yapıcı ve destekleyici ifadelerinizden dolayı çok teşekkür ederim. Selam ve hürmetlerimle...
Gönül Pınarı 19 Eylül 2023 Salı 17:34:38
Yorumumla ilgili yapılan değerlendirmeye ilişkin cevap özelden yazarın kendisine iletilmiştir. Selamlar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyatdefteri.com'u kullanarak Çerez Politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.