2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
601
Okunma
Bugün ülkemizde Yılmaz Güney’in Yol ve Duvar dışındaki filmlerinin gösterilmesi için hiç bir yasal engel yokken ve bu konuda hiç bir makamdan izin alınması gerekmezken böyle bir işe nedense pek kimse yanaşmıyor. Devletin yarattığı korku ve bundan doğan oto sansür belli bir çevre dışında Yılmaz Güney’in adının bile anılmasına, anımsanmasına izin vermiyor. Alttan alta yürütülen bir unutma- unutturma çabası söz konusu. Ancak daha bir çok örnekte yaşandığı gibi, bütün bu çabaların sonuçsuz kalacağı, Güney’in asla unutulmayacağı, ’’Bir gün mutlaka’’ özgürlüğe kavuşacağı çok açık bir gerçek. Yılmaz Güney nasıl unutulsun? Bugün Türkiye’deki derin suskunluğa karşın, Avrupa’da toplu film gösterileri yapılıyor, konferanslar düzenleniyor, bir çok devet başkanı ondan övgüyle söz ediyor. O,kendisini beyaz perdede seyreden Anadolu insanının ’’Arkandan geliyorlar, dikkat et’’ diye bağırdığı, 1977 San Remo’da kalabalık bir İtalyan sinemasever grubunun , Yılmaz Güney’in filmi ’’Endişe’’ ödül almadığı taktirde , Jüriyi yuhalayacaklarını söylediği bir isim. Yılmaz Güney’in unutulması, unutturulması mümkün mü?
Yılmaz Güney bence ’’Türk sinemasında tek ve alternatifi olmayan’’ bir insan. Bu büyük sanatçının, bu ’’güzel’’ kralın, bu büyük dostun, kalıcı, ölümsüz olan sanat yapıtlarıyla filmleri, romanları, hikayeleriyle anılmasını diliyorum. O, ülkesinin sinemasını dünyaya tanıtmış bir büyük sanatçıdır.
O, bir devrimciydi. Öyle olmak, öyle kalmak istiyordu. Sanat, bir ’’araç’’ tı onun için. Tıpkı Nazım Hikmet gibi...