Avluya çıkagelir
Mehmet efendi:mavi bir önlük giyerken düğün alayının başında oynadığım günlerde hacı iffet tarafından kovulup itilip kakıldığım günleri hatırlarım..
Akif efendi:vaveylâ çıkaran bir yengem var ,Allah râzı olsun ondan bir dünya var kendimi göstermeliydim ona diyordum neyseki bir sucuk mirası bırakıyorum..
Yunus efendi:nasıldır bir çocuğa değiştiğiniz önlük,ne yapıyordunuz eskilerde,lambayla ışık güneşten kamer olur mu,geceniz ile sabahınızın ne muradı vardı sizde...
Mehmet efendi:bir bilinmeyen zaruriyetin var mı,çocukken sana bayılırdım bana bakarken ki aklınlan bin yaşa derdim nasıl da kalbin nüshasını değiştirip külah atıyor...
Akif efendi:gülünç kalmaz mı sana bakmak neresi bursalı neresi almanyalı neresi batmanlı neresi şalvar giymiş neresi türban giymiş neresi mini etek giyili neresi soğuk kazak giymiş hepsinin tek halkası var putun sömürü heryer sen de bize katılacaksın bunu bil...
Yunus efendi:bizim altın yakalı bir yatağımız var bir askılı televizyonumuz kimin nereye gideceğini Allah bilir,
Mehmet efendi: huzur ateşi yakalamak için bir yerinde eğilmek lazım,fil devirmek için şah saklamak gerekmiyor,şah olmak için piyon eskitmeye de gerek yok...
Bir bilmek vardır bilgiyi saklamaya yarayan bir de bilginlik herşeyi bilmek adı s’aklı kalan...
Akif efendi:ölmek nedir sence,sana yalvarsam beni yazmasan sana yalvarsam bir elma dokundursan Allah’ın azabı çoktur yoluna yol dizenin bir sürü mumu kumunda saklı...
Yunus efendi:aşk ölmek ise ölmek de aşktır kalbimde vurulmuş bir kelebek ise son kurulmuş bir varlıktır mevsimi sonbahar olan,aşk mevsimdir mevsim...
İçi oyuk bir haziranı anlamak istersen de yaz olmak da biter sonu düşünmek...
Sonbahar için ise eylül geceleri bir mum lamba başında yazmak ötesi gibi birşey...
Mehmet efendi:eeee Yunus efendi akl’etmek farketmek mı?
Bunu daha önce biz mi söylüyorduk içini döktüğün şeyi akl’et o zaman ...

Gezgin imgeler ..