2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
326
Okunma
Bu çağdaki açık bilgi ve görüntülerin yetiştirdiği zihinlerde meydana gelen hayallerin gerçekliğe uymaması kapalı toplumlarda bir devrim niteliğinde olmayacak mı sizce de? Tek veya bir kaç kaynaktan değil; onlarca hatta yüzlerce kaynaktan edinilen bilgi ve görüntülerin nesillerdeki anlayış farkını ne derecede etkileyeceğinin ölçümü yine de kapalı toplumdan yarı kapalı topluma geçişlerde bir çatışmaya, ayrılığa ve sosyal dokunun değişmesine yol açmayacağı düşünülebilir mi?
Bir yazımda değinmiştim, pınardan testilerle, ğüğümlerle, bidonlarla soğuk su taşıyan insanlar, evde; mutfakta - lavabo ve banyoda aynı anda sıcak ve soğuk suya erişimi olan insanları ne kadar anlayabilir ki? Mum ışığında yazılan eserlerin veya öne sürülen her türlü sav, ideoloji ve inançların elektrik düğmesiyle parıldayan lambaların altında anlaşılmaya çalışılması ne kadar mümkün olabilir ki?
Doğanın her türlü enerjisinin her türlü faaliyet esnasında insan ruhuna ve zihninin ürettiklerine etkisi yadsınamaz bir gerçekken; çağımızda okuduklarına ve seyrettiklerine erişimi sadece zihnen olan nesillerin takatinin, daha çabuk tükeneceği bir ortamda; nesillerin hayat, ölüm ve ölüm sonrası için ciddiye veya dalgaya aldıkları tüm konuların karşılaştırması imkansız değil midir? Deve, eşek veya öküzle; arabayı, kamyonu, tırı karşılaştırmanın sonucu bir anlam ifade edebilir mi hiç? Zaman geçtikçe etkisi azalsa da din temelli bilgi, görüntü ve hayallerin; günümüzde dini ikinci plana atan nesillere ne kadar faydası veya zararı dokunabilir ölçebilir miyiz?
Toplumlar çok hızlı bir değişime girdi dünya üzerinde, iyiler ve kötüler, sabit fikirliler ve açık fikirliler, toplumsal-ailesel ve kültürel dayatmayı kabul edenler ile eleştirenler, sorgulayanlar... Ne kadar bir arada yaşayabilir günümüzde. Toplumsal birliktelik ve kaynaşmanın en çok meydana geldiği ortamlar doğum ve evlilik ananeleri ile ölü gömme adetleri ise, ikinci sıraya dini kaynaşma, üçüncü sıraya da öğretim aşamasındaki sosyal etkinlikleri alırsak, bu sosyal birlikteliklerin yaşanma ortamı ve şeklinin değişmesi sizi gelecek konusunda nasıl bir toplum olacağımız konusunda hiç düşündürmüyor mu?
Bilginin çoğalması sonucu, görüntünün zihinde ve ruhtaki açtığı yeni çığıra ne toplum hazır olabildi ne de toplumsal kurumlar, dini kurumlar, devletler veya uluslararası örgütler değil mi? Ve daha halklarla, fertlerle, sıradan insanlarla paylaşılmayan bir çok konunun olduğu düşünüldüğünde ….
Aslında burada bir denek grubu oluşturarak hangi ülkede ve toplumda yaşamak istedikleri yaş grupları da dikkate alınarak, şimdiye kadar topluma sunulması gerekirken; lakin biz bu tür araştırmaları siyasi partiler üzerinden değerlendirdiğimiz için toplumsal yönelimi de siyaset endeksli okumaya çalışıyoruz. Ve sonuç alamıyoruz.
Toplumumuzu milletimizi en çok etkileyen ekinler kültürler olarak dünyadaki kültürleri soru şıklarımıza koyabiliriz?
Mesela; hangi ülkede ve hangi kültürde yaşamak istersiniz? sorusunun cevap şıkları olarak
a-Kuzey Kore- Çin-Rusya-Küba
b-İran - Mısır - Kuzey Afrika- Arap Yarımadası-Doğu Afrika
c- Avrupa -İskandinavya
d-Amerika-Kanada
e-Sahra Altı Afrika- Brezilya
f- Diğer (Meksika, Güney Kore, Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya vb
Şıklarda bir gruba aldığımız ülke ve coğrafyalar aynı kültürün, ideolojinin, hayalin beslediği gruplar olarak düşünebilir mi? Grupların kendi içindeki farklılıkları, diğer gruplar ile farklılıklarının yanında devede kulak sayılacağını düşünerek şıkları belirlemeye çalıştım.
Mısır ekininin yani kültürünün tüm Kuzey Afrikayı yani Akdenize kıyısı olan kuzey Afrikayı, coğrafyaları beslediği aşikarken, Mısırı etkileyen coğrafyalar olarak da Arap Yarımadasını düşünebiliriz.
Avrupa ve İskandinavyanın birlikte olduğu grubun birbirine karşı olan farklılıkları ne derece ortak kültürlerini farklılaştırabilir ki?
Kuzey Kore, Çin, Rusya ve Kübanın baskıcı ve otoriter devlet yönetimleri diğer coğrafyalara nazaran ne kadar farklı veya aynı olabilir ki?
...Gibi gibi örnek sorular ile sorgulamaya kapı açabiliriz aslında değil mi?
Hani hep bahsederiz ya Cumhuriyetten, Atatürk’ten? Eskiye dönmenin, tarihi yadederek geleceği göz ardı etmekten kendi açımdan bıksam da; Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne ve toplumu en asgari ölçüde inciterek çağa hazırlamasına hayranlığımız artmıyor mu?
Önümüzdeki seçimlerde yaklaşık olarak 1900-1923 arasındaki olaylar kadar ve hatta gelecek tercihimiz göz önüne alındığında o zamanlardan bile daha önemli hale gelmiyor mu?
Yukarıda verdiğim şıkların içine ve gruplara ek olarak hangi partiler veya ittifaklar hangi kültürü ve düşünceyi temsil ediyorsa aslında; yaşamak istediğiniz coğrafya ve kültür de orası olacaktır. Grupları bile kendi içinde gruplandırarak şıkları daha aza indirgeyebilirsiniz ancak bunu yaparken iki kutuplu dünyanın düşünce, hayal, teknoloji ve toplum aksak kültüründen sıyrılarak yapmamız daha akla yatkın olacaktır.
Buyurunuz şıkları tekrar yazalım ve düşünelim. Nerede yaşamak istersiniz? Kime oy vermelisiniz?
a-Kuzey Kore- Çin-Rusya-Küba
b-İran - Mısır - Kuzey ve Doğu Afrika- Arap Yarımadası-
c- Avrupa -İskandinavya
d-Amerika-Kanada
e-Sahra Altı Afrika- Brezilya
f- Diğer (Meksika, Güney Kore, Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya vb
Elbette almadığım bir coğrafya daha var, çünkü o coğrafya yok olma tehlikesine çoktan girdi bile, maalesef... Adı ve kültürü diğer kültürler içinde yok olmaya, solmaya yüz tuttu, o coğrafya da Turan veya Türk Coğrafyası. Yine de isterseniz Turan coğrafyasını diğer gruplar ile sorgulayabilir, bir gruba dahil edebilir veya ayrı bir grup olarak alabilirsiniz..
Saygılarımla,
En sevdiğinize emanet olunuz..
Y...’den.