4
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
383
Okunma

Yok eller sallıyor beşiğimi
Kirpiği düşmüş bez bebeğimin
Kulaklarımda nihayetsiz bir ninni
Yurdumun yuvasındayım, yerinde neşem
Beni bizleri çok sevse de bakıcı annem
Tenimi derinden ve sevgiyle!!Okşasa da müdür babam
Asla vazgeçemediğimdir resim defterimi süsleyen anne figürleri
Simiiitttttçiiii, tazeynen sıcağıynaaaan!
Mendil alsanıza amca, teyze bi tane, bi tane ne olur!
Alnımızda kuruyup hakkı verilmeyen terimiz
Sofralarda başımıza kakılan daracık yerimiz
Acıyarak bakıp hor görenler mi? Görmez göze koyanlar mı?
Aldırış etmeden incitilmişliğimize ticaret erbabı olmuşuz
hayal kurma yetimizi çaldıklarını düşünseler de onlar
Bilmedikleri bir şey var “Allah her şeyi işiten ve duyandır”
Körüdür sabahın, emeksiz yemek olmaz!
Gözlerimde kör ışık, yanaklarımda uyku mahmurluğu
Saçlarımda yıldız saçakları, omuzlarımda hırkamın haresi
Ezberlemesi zor olsa da tekstilci olacağım büyüyünce
Çocukluğuma aldırış etmeden
benim de benim de bi sürü bi sürü işçilerim, çıraklarım olacak…
Ve asla onlara kızıp küfretmeyeceğim
Hem de düşünmeyeceğim ne annemin korkusunu
Ne kardeşlerimin açlığını, ne de babamın rakısını
Biliyorum ki Allah hep benimle birlikte ve hep beraberiz…
Mesela ben; kucağımda bez bebeğim,
üzerimde oyuncak gelinliğim
Altı yaşında sakallı bir amcayla evlendirilmedim!
Daha on yaşında; kırk yaşında bir şahsa para karşılığı satılmadım hiç…
Babam gırtlağını keserken anneme ağlamadım hiç,
hiç özenmedim ki anneli babalı musmutlu çocuklara!
Ve hep büyük sayıldım ama asla büyümedim ki ben…
Ama şunu hiç unutmadım, Allah var gaile yok
Köylü kasabalı kentliydik,
katıksız ama kanaatkârdı soframız…
Bir gün poşetlerinde cazip erzakları,
Yakalarında ingiliz bayrakları
dillerinde bala batırılmış tuzakları
Birileri iliştiler fukara umutlarımıza.
Olgunlaşmamış başak hallerimizle
derlediler bizi kökümüzden kökenimizden..
ama hiç şüphem yoktu Allah hep yanımdaydı
dağlar taşlar aştık, dere tepe düz gittik!
vardık kutlu mekan dedikleri yere.
Dakikalar saatleri kovaladı, saatler günleri.
Bilim, ilim öğrendik(!)
En çok da susmayı ve kan kusmayı…
Öğrendik çığlıkları duymamayı…
Kıçımızın üzerine oturamamayı
Kıçımıza ilişenleri görmezden gelmeyi…
Öyle demişti ateş yakan bir abla
Nasıl olsa bir kereden bir şey olmazdı…
Çocuğun kendi rızası demişti
Masaya, kasaya, yasaya yan bakan bi abi…
Onlar öyle söylese de biliyorlardı aslında
Allah belanın en belasını
Sevginin sevmenin en alasını verendir….
Öyle ya; burası hırai nuri apartmanı
Sansar derneği sokak, çırak caddesi,
ıslayımağa mahallesi, menzilce kasabası,
Bademleme ilçesi, kuralı kendince vilayeti
körlerin sağırları ağırladığı bir ülke değil di burası…
ve onlar tanrılarına şükürlerini sunarken altın varaklı mekanlarda
unutmuşlardı!
kimsesizlerin kimsesiydi ALLAH