Öyle sitemler vardır ki, bir medihtir ve öyle medihler vardır ki, bir kötülemedir. la rochefaucauld
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ

Doğal Kaynaklarımız Yeterli

Yorum

Doğal Kaynaklarımız Yeterli

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

657

Okunma

Doğal Kaynaklarımız Yeterli

Doğal Kaynaklarımız Yeterli

Yedi iklim ve yedi bölgemizle bakir topraklara sahip büyük olanakları olan bir ülkeyiz. Denizlerimiz, göllerimiz ve akarsularımızın bolluğu üzerinde yaşadığımız toprakları eşsiz yapıyor. Ülkemizde ne kuzeyin soğuk ülkeleri gibi güneşe hasret ne de çöllerle kaplı ülkeler gibi yağmura suya hasretiz.

Bir türlü sanayi devrimini yakalayamayan Osmanlı devleti çağların baş döndürücü ilerlemelerine ayak uyduramayınca yıkılıp yok olmaktan kurtulamadı. Şanslı bir ulusuz. Dedelerimiz Mustafa kemal liderliğinde destansı başarılara imza atarak bu güzel yurdu bizlere armağan etti. İşgalci güçler geldikleri gibi gittiler ve yeni bir devlet kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti.

Ülkemizin olumlu doğa koşullarıyla karşılaştırma yapılamayacak kadar elverişsiz topraklara sahip Finlandiya’nın nasıl kalkındığı ve çağımızın müreffeh bir ülkesi durumuna geldiğini biliyoruz. Bataklıklarla kaplı bu kuzey ülkesinin kalkınma serüveni Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitapta genişçe anlatılır. Ki, bu kitabı okuyup çok beğenen Atatürk’ün eserin özellikle askeri okulların müfredatında yer almasını ister.

Fin halkı liderleri Johan Vilhelm Snelman’ın önderliğinde yediden yetmişe büyük bir kalkınma seferberliğine girişir. Tek olanakları okulları olur. Öğrencilerini yurt dışına gönderip onları yetişmelerini sağlarlar. Ülkelerine geri dönen bilgi ve becerilerle yetkinleşmiş çalışkan evlatlarının öncülüğünde ülke kalkınır. Her alanda örnek başarılar elde edilir.

Bizim halkımızın durumu da Fin halkından farklı değildi Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın utkuya erişip devletimizin kurulduğu zaman. Atatürk liderliğinde öncelikle okulculuğa büyük önem verildi. Köy okullarına gönderecek sayıda öğretmen bulunamadığı için askerde erbaşlık yapan ve okuma yazma bilenler eğitmen kurslarına tabi tutularak başarılı olanlar köylere öğretmen olarak atandı. Daha sonra özellikle yine köylere öğretmen yetiştirmek için dünyada örnek bir proje olarak gösterilen Köy Enstitüleri açıldı. Enstitülerde cumhuriyetin kuruluş değerlerini içselleştiren Atatürk ilkelerine bağlı idealist öğretmenler yetiştirildi.

Fakat 1950’de kurulan hükümet büyük toprak sahibi köy ağaları, işbirlikçi burjuvazi ve cumhuriyete karşı gerici yobazların temsilcilerinden oluşuyordu büyük çoğunlukla. Gün gün Atatürk ilkelerinden uzaklaşıldı. Karşı devrim yaşanmaya başlandı. Öğretmenlere, eğitime ilgi azaldı. Öncelikle Köy Enstitüleri kapatıldı. Öğretmen yetiştiren Eğitim Enstitüleri, Öğretmen Okulları da kapatıldı. Kapatılan bu ilim yuvalarının yerine aynı nitelikte öğretmen yetiştiren okullar açılmadı.

Finlandiya’yı örnek verirken biliyoruz ki Fin Ulusu birlik ve beraberlik içinde çalışarak kalkınmalarını başarıya ulaştırdı. Bizde ise öyle olmadı maalesef. Atatürk’ün kılavuz olarak söylediği “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Sözü rafa kaldırıldı. İktidarı ele geçiren güçler mal varlıklarına daha fazla mal katma çabası içinde oldular. Aynı şekilde kanunen yasaklı olan tarikat ve cemaatler çeşitli adlarla gün yüzüne çıktı. Hükümetlere yön vermede etkin pozisyonlar yakaladılar. Bu kesimler halkın aydınlanması için değil de cahil kalması için çaba gösterir oldular maalesef. Planlı kalkınma çalışmalarına son verildi.

Eğitimdeki yozlaşma her alana etki etti. Plansızlık yüzünden halk büyük kentlere göç etti. Köyler boşaldı. Tarım üretimi düştü. Bir zamanlar tarım ürünleri bağlamında kendine yeterli olan ülkemiz şimdilerde buğday, mercimek benzeri ürünleri ithalat eder duruma düştü. Tutum yatırım aksadı. İşsizlik arttı.

Dünyanın birçok ülkesine göre yerüstü ve yer altı zenginlik kaynaklarımızın yeterli olmasına karşın varlık içinde yokluklar yaşamaktayız. Bir avuç azınlığın eriştiği maddi güç milyonların mali gücünden kat kat artmış durumda. Bu arada cemaat ve tarikatların başında oturanlar üretime hiç katkı vermeden paşalar gibi ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan cahil halka vaat ettikleri cenneti bu dünyada yaşamaktalar.

Peki demokrasiyi içselleştirmiş, çağı yakalamış ülkeler düzeyine nasıl çıkarız? Bu konuda Amerikaları yeniden keşfetmeye gerek yok. Öncelikle okullarımızı çağın gerektirdiği nitelikli öğrenci yetiştirecek düzeyde planlamalıyız. Eğitimin en önemli paydaşı olan öğretmenlerin yetiştirilmesine büyük önem vermeliyiz. Yönetici kadroları yetkin, bilgili, liyakat sahibi ve vasıflı yurttaşlara teslim etmeliyiz. Yapılacak tüm çalışmalarda aklı ve bilimi rehber edinmeliyiz.

Kesinlikle inanıyorum ki, ülkede gelir adaleti ve birlik beraberlik sağlanırsa, çalışanlar haklarını almakta önlerine engeller çıkarılmasa. Tek vücut olarak birleşip işgalci güçleri ülkesinden atma başarısını gösteren halkımız aynı Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızdaki ruh halini yakalayıp gerekli birliği sağlayabilirse kalkınma yolundaki engelleri de zorlanmadan bir bir aşma başarısını gösterecektir.


Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Doğal kaynaklarımız yeterli Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Doğal kaynaklarımız yeterli yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Doğal Kaynaklarımız Yeterli yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Ümmühan Yıldız
Ümmühan Yıldız, @ummuhanyildiz
25.1.2023 12:50:54
Sadece Osmanlı Devleti’yle sınırlandırmayalım çok daha ötelere ve gümümüze kadar gelelim. Biz kendi içimizde birliğimizi sağlayamayan tek milletiz. Birimizin ak dediğine diğere kara diyerek kavgaya tutuşanız. Oysa "senin güzelliğin benim de güzelliğim olmalı" felsefesinden gitmeliydik. Yapamıyoruz.

Önümüzde seçimler var. Dost, akraba, kolu-komşu "ben insanım" diyenlerin neredeyse tamamı birbirleriyle yarışına girecekler.

Millet olarak kendi içimizde, birbirimizi yeme savaşandan medeni ülkeler seviyesine çıkamıyoruz. Her zaman sornlarla boğuşuyoruz.

Avrupa’yı değil, benim takip ettiğim ülke Çin. Milyonlarca insana sahip olduğu halde doğasına zamanı (betonlaştırmadan) tahribatları yapmadan koruyabilen ülke olarak görüyorum. Köylerini, pirinç tarlaların,ı gelenek göreneklerini hatta ananelerini seyrediyorum. Tıpkı babaannemlerin önceden anlattığı hikayeleri gibi. Küçüklerin yaşlılara olan hürmetlerini. Geçmişlerinde kopmadan geleceğe emin adımlarla yürüyen insanlardan aslında alacağımız dersler var.

Köyüme bakıyorum neredeyse ahşap evler hiç kalmadı.

Modern evlere sahip olduk, modern evin içinden çıkıp gökyüzüne doğru bakmıyoruz. Televizyon, internetimiz var. Şimdilerde sosyal medyalarda yapışıp kalıyor, oturduğumuz yerden herkesi asıp kesiyor, dünyayı kurtarıp tekrar tekrar savaşa sokuyoruz…

Vatanımızın dört bir yanından bereket fışkırıyor. Farkında değiliz, şükürsüz ve mutsuzuz. Kendi kendimizi hastalıkların içine saplayıp, beynimizin içinden dışarıya çıkamıyoruz.

Tek vücut olarak birleşmek benimde dileğimdir

Düşünmeye iten farkındalık yazınız için teşekkürlerimi bırakıyorum.

Saygılarımla sevgilerimle selamlar sunuyorum değerli öğretmenim.
KUSHİM
KUSHİM, @kushim
24.1.2023 14:03:08
Çok güzel bir yazı. Haklı ve yerinde özetlemişsiniz neden kalkınamadığımızı. Kutlarım efendim teşekkürlerimle, selamlar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL