3
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
987
Okunma
Kentin ışıklarının, ay ışığını boğduğu bir gecede, sarı parlak tüyleriyle ve tereddüt dolu tavırlarıyla tanıdım onu. Önce ürkek, hatta temkinli bakışlarla, boydan aşağı süzüldüğümü hissettim.
Öylesine sevimliydi ki, içimde sımsıcak bir şeyler kıpırdamaya başlamıştı. Belki de, buna benzer iç hareketliliği duymayalı yıllar olmuştu. Yıllar sonra yaşadığım bu sıcaklık, adeta sarhoş etmişti beni.
Evet, hayvanlara karşı sevgim vardı. Ama böyle yoğun bir sevginin tezahür edeceği, aklımın ucundan bile geçmemişti hiç…
Adı Badem’di; bir çocuk edasıyla sahiplerini dinliyor, sevgi sözcüklerini duyduğu an hafiften şımarıklık etse de, verilen komutları bir bir yerine geti riyordu.
O; benden biraz mesafeli dursa da, ben Onunla bir an önce dost olmak ve onu sevip, okşamak istiyordum.
Nihayet biraz yiyecek karşılığında, yavaş yavaş aramızda bir iletişim başladı. Ben samimi ve sevgi dolu davrandıkça, bana karşı davranışlar değişti,
üstüme zıplamalar, tokalaşmalar, yatıp yerlerde yuvarlanmalar başladı. Epey bir koşuşturma, çeşitli oyunlar falan derken, biz Badem beyle samimi iki arkadaş olmuştuk artık. Tabi; biz arkadaş olurken ev sahiplerinin çabalarının da katkısını inkâr edemem.
Yaklaşık bir saatlik zaman su gibi akıp gitmişti. Artık veda zamanıydı,
Ve Badem beyin, kendi kulübesine gitme zamanı…
Vedalaştıktan sonra, eve gitmek için aracıma binip, yola koyuldum. Ağır ağır yol alıyor, bir taraftan da düşünüyordum. Günümüzde; insanların laf anlama, söze dinleme yetilerini kaybettikleri bir dönemde, böylesine laftan anlayan, söz dinleyen bir hayvanla karşılaşmak beni öylesine şaşırtmış, bir o kadarda sevindirmişti ki anlatamam.
Evet, sevgili dostlar, bu anlattığım bir köpekti. Her şeyiyle kendini sevdiren, beni kendine hayran bırakan…
İnsanlara, bir şeyler öğretmenin zulüm olduğu bir dönemde, üşenmeden Bademi bir insanmış gibi eğiten, Bademin sahipleri ve gönlümdeki sevgi gözelerine, yeni bir göze daha ekleyen, sevgili BADEM; teşekkürler sizlere.
Eve gelip başımı yastığa koyunca, bademi düşünüyordum. Düşünürken de kendi kendime demek ki; her şey yerinde ve doğru yapılırsa, bu ülkede düzgün bir eğitimle başarılmayacak, üstesinden gelinmeyecek bir zorluk yok…
,