Güneşli bir sonbahar günü Güzel bir ağaca bakarken Yayılırken hafızama Tekdirin isli ünü Adımı anımsamayanlar Yaşımın yorgunluğunu Hafife alanlar Ekşimiş süt kokusuyla Çalkalanan anılar Gelir aklıma. Beynimin sağladığı Bütün silahları kuşanırım Kalbimin hilelerine Karşı durabilmek adına. Bir konu geçer belleğimden Rüzgârın savurduğu Tuzlu deniz havasına karşı Haykırmak istediğim. Bir de kendimi İçimden paylamaların İpe inci gibi dizilmiş hali. Zihnim ile kalbim Esaslı bir tartışma sonrası Bağlantı hatasına kapılır Alabildiğine yayılan öfkeyle Galeyana gelir. Öğütülmüş cam parçaları Üstünde yürür gibi Yüreğimde ilerlerim. Zihnimde yürümek ise Bataklıkta yürümek gibidir. Bilinmeze yol alınırken Hiç bir vakit Aralarındaki tözün Tek başına var olamayacağının Farkına varır her ikisi. Soğuk sözleri defaten Ciğerlerime çekerim. Yinelemek istemem artık Sorularımı Göz ardı edilemez Sorunlarımı Perdeleyemediğim Kırgınlığımı Düşen heveslerimin Gardını. Gök mavisi Bir sandala biner Birbirini tekrarlayan Tekdüze günlerin Değişmeyen Ritminden uzak Zihinsel kalkanlarımı indirir Yüzüme yayılan tebessümle Benliğimi sarmalayan Özlemin çiçeksi kokusuyla Özgün günlere doğru Kürek çekerim. Bana uğurlar ola... Eylül Ak |