0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
436
Okunma
Kırklı, ellili yıllar yoksulluğun kol gezdiği yıllardı. Elbet de o yullarında zenginleri vardı, ama bu günlerin zenginleri gibi değillerdi tabi ki. Orta hallice olanlar atadan kalma mal ve mülklerden hasat gelirleri, etiyle sütüyle geçimliklerini sağladıkları hayvanları vardı. Başka düzenli bir gelirleri yoktu. Sosyal güvenceymiş, emeklilikmiş nedir bilmezlerdi. Fukaradan hallice, iki katlı cumbalı taş konaklarda otururlardı. Bu günlerin orta halli olanlarına göre çok daha hallicelerdi. Zenginleri, konaklarının selamlığında duvar konsolü üzerine iliştirilmiş ahşap radyodan ajans dinler, köstekli saat kullanır, pompalı gaz ocağında pişmiş yemekleri yer, hışırtılı yanan löküz lambası ışığında minderlerinde aydınlanırken kahve keyfi yapardı. Zengindiler ama orta hallilerden, fukaralardan ayrıcalıklarının hepsi hepsi buydu. Konakta oturan bu zenginlerin isimlerinin sonuna bey eklenirdi. Orta halli ve fukaralar, sülale lakabı ve sülaleden kimin oğlu olduğuyla anılırldı. Zengin beylerle bu sınıfta olanlara, isimlerinin sonuna efendi ekleyerek istişare ederdi. El dokuması halı kaplı sedirde minderinde oturan, löküz lambası aydınlığında misafir gelenlere zenginliğe has nurlandığını imalı şekilde vurgulayan, dindarlığınıı pekiştirirken hurma ikramında bulunanlardı. Orta hallilerle fukara sınıfında olanlar, yer minderinde oturan, yer yatağında yatan, tandır da pişen yemeği yiyen, tezek közlü mangal da ısınan, petrol lambasının loş ışığında şinanay mutluluğu yaşayan şükürdarlardı. O günleri yaşamış savaşı yokluğu fukaralığı yenme mücadelesinde bulunmuş olan, kırklı ellili yılların orta oyunu oyuncusu figüranıydı bunlar. Milenyum çağı denildi hiç hatırlanıp onore edilmediler, ama edilmeliydiler. Her on yılda bir değişen, moda çağının çarkında enflasyon canavarıyla boğuşan, boğazlarından artırdıklarıyla gelecek kuşakları düşünemeyen, bu günlerin orta sınıf fukaralarına göre çok çok müreffehdiler. O günler çok gerilerde kaldı, otuzlular çoktan göçüp gittiler, kırklıların sayısı parmskla sayılacak kadar azaldı, ellililer göç hazırlığındalar. Atmış doğumluların henüz zamanla sorunları yok. Onlarında Kırmızı kadife üzerine iliştirilmemiş umulan manevi ödülleri belli !
Nesli tükenmek üzere olan misafir nesillerin, hayat hikayemiz dedikleri siyah beyaz geçmişleri, televizyonda, o fi tarihinde kalmış Orhan Boran’nın arkası yarın sikeci gibi renklendirilmeden olduğu gibi gösterilmesi.! Finalinde hiç olmazsa bu dünyadan göçmüş olan ve bahsedilen kuşakları rolleriyle ağlatan sanatçı ve fiğüranları anarak "Yaşam Mücadelesi Ödülü"nün gıyaplarında verilmesini düşünenler olacaktır elbet diyenlerdenim. mcicek091220