- 533 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
EVLADIM SANA HAYAT DOĞURDUM..*
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Annem duvarda asılı mushaf huzuru."
Mustafa Işik
Bir başkasında eksiklik duygusu uyandıran her ne varsa onun göze sokar gibi hatırlatılması, öne çıkarılması, kutlanması zordur.
Annelik, kendi kodları içerisinde tabiatı mucibince sonsuza dek var olacak bir kurum olmakla birlikte günümüzde aşındırılan, yozlaştırılan; sosyal medya ve diğer ilgili platformlarda paylaşılan fotoğraflar üzerinden "benim de bir hatıram olsunn." diye nostaljiye kurban ettiğimiz değerlerimizden olduğunu düşünüyorum.
Annelerin hatırlanmasına, bir gün için ön plana çıkarılmasına, bugünün "Anneler Günü" olarak bir farkındalık geliştirmek maksadı ile kutlanmasına karşı değiliz elbette. Önemli olan anneye verdiğimiz bu değeri her güne, hayatımızın her anına sığdırabilmek, yansıtabilmek.
Hiç kuşkusuz belli değerlerin belirli günlerde ön plana çıkarılıp anılması, kutlanması fikri bize değil batı medeniyetine ait.
Bugün batıda görünen en bariz gerçek, ailenin hızla çözülüp yok oluşudur. Anne, aile kavramının bel kemiğidir. Aile kurumunu ayakta tutan, yaşatan tutkaldır anne.
Batıda annelerin büyük çoğunluğu adına "huzurevi" dedikleri kendi kaderlerine terk edildikleri kederli ve ıssız ortamlarda yalnız başlarına hayata gözlerini yummaktadırlar.
Ne gariptir ki ayaklarının altı cennetin adresi olarak konumlandırıldığı, "yanında yaşlanırsa ona öf bile deme!" hitabına tabi tutulduğumuz medeniyetimizde de bugün huzurevleri büyük hızla çoğalmaktadır.
Yetmiş yaşın üzerinde bir çok anne biliyorum ben, evlerinde yalnız, tekbaşına hayatta kalma mücadelesi veriyorlar.
Çocukları yok mu? Var. "Bu yaşta anne tek başına yaşar mı? Neden yanınıza almıyorsunuz?" diye soruyorum, "yav aksi kadın, bilirsiniz işte eski toprak, köy kadını, evinden kopmak istemiyor, ne yapsam da gelmiyor, kalmıyor." gibi ifadelerle geçiştirildiğini görüyorum. Pandemi süreci bu insanlarla daha çok tanışmamızı, toplumumuzda erozyona uğrayan bu çıplak gerçeğin daha çok gün yüzüne çıkmasını sağladı.
Çekirdek aile kavramı bizde önemli sorunlardan biri olmaya başladı. Aile olmak, olabilmek önemli ancak kök aileden bağını koparmadan bunu yapabilmek çok daha önemli.
Kız tarafının candan bezdiren pahalı düğün masrafı talepleri bir tarafa, maddi imkânları ne olursa olsun hemen ayrı bir ev diye tutturması da işe tuzla biber.
Geleneksel aile düzenimizle gelin kaynananın bir arada bir süreliğine kalması fikrine dahi tahammül edilemiyor artık. Gençlerin bugün evlenmeye, aile kurmaya soğuk ve temkinli yaklaşmalarının ana etkenlerinden biri de budur diye düşünüyorum. Anneler çoğu zaman bırakın çocuklarının yanlarında yaşlanmayı, onların yüzünü bile göremeden evinin kuytu bir köşesinde ölüp gidiyor artık. Kadın kadını çekemiyor, kadını istemiyor. Oğul/eş arada kalıyor, bocalıyor, iş sürüncemeye giriyor. Paylaşılamayan oğul önemli bir dert🙂.
Genlerinde barındırdığı halde anneliği taşıyamayan, anne olmayı başaramayan, poşet içerisinde bir çöp parçası muamelesiyle bebeğini çöp konteynırına atıp uzaklaşan, evladına hor bakan, şiddet uygulayan insan yerine koymayan kadınlar var ayrıca. O da ayrı mesele.
Anneliğin hakkını verip cennneti ayaklarının altında hak eden hergünün kıymetlisi bütün annelerimizin ellerinden öpüyorum.Vefat edenlerine Mevla’dan rahmet diliyorum.
Bilinçaltına konforlu yaşam empoze eden kapital dünyanın bütün zırva ve zorbalıklarına karşı boyun eğmeden, pazardan alıp vicdanını rahatlattığı bir çiçekle değil; başına taç yaptığı çiçek muamelesiyle annelerine anne kıymeti veren bütün evlatları da canı gönülden tebrik ediyorum.
Fuat Oskay