13
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1397
Okunma

Hayal meyal hatırlıyorum o günleri.
On iki yaşına kadar bu büyülü yerde yaşamıştım. Sonra bana yolculuk göründü.
Yıllar sonra yolum aynı yere düştü.
Geçmişe doğru şöyle bir yolculuk yaptım.
İki katlı evimizin önünde rüzgar püfür püfür esiyordu derenin derinliklerinde. Su değirmeni kapalı kapının ardında gürül gürül öğütürken mısırları doğanın sesi çocuk dünyamda bile beni başka dünyalara götürüyordu.
Sanki sihirli, görünmeyen bir el vardı onda herkesi içinde toplardı.
Her gün onlarca insan gelirdi. Günde üç beş defa sofralar kurardı annem. Soframızda bereket, gönlümüzde yaşam sevgisi eksik olmazdı.
Bir de çok uzaklardan gelen dostlar vardı. Yatılı misafirler. Üç beş gün belki daha fazla...
Neler neler anlatırlardı sabahlara kadar!
Kimisinin askerlik anıları, kimisinin gurbet hayatları...
Bir Mustafa Dayı vardı. Gerçekten dayımız değildi elbet. Dedemin dostlarından. Lakabı Dayı idi. Kimisi ona Kara Dayı da derdi. Ten rengi biraz esmerdi. Üç dört ayda bir gelirdi bize. Ne çok hikayesi vardı. Yıllarca anlattı hikayelerini. Her biri sanki bir birinden farklıydı.
Dedem de çok giderdi. Demek ki dedem çok gidiyordu ki gelen de o kadar çok oluyordu.
Gelenler gidenler her zaman baş üstündeydi.
Çok güçlü kadındı annem. O kadar misafire o kadar güler yüz. Hiç mi yorulmaz insan.
Güçlü kalmayı hayatın zorluklarına karşı direnmeyi ondan öğrendim ben.
- Misafirlerimiz değerlidir. Üzmeyin! Derdi her misafir gelmesinde.
Kardeşlerimle bende ayrı bir telaş. Ne çok severdik misafirleri. Misafirlerimiz de bizi...
Annemizin sözünü can kulağıyla dinlerdik. Üzmezdik hiç bir misafirimizi.
Tüm misafirler değerliydi o günlerde. Dizimizi kırıp büyüklerin ayakları ucunda dinlerdik o hoş sohbetleri.
Demek o günlerde uyuma saati yokmuş bugünkü çocuklar gibi.
Zaman değişiyor. Mekan değişiyor. İklimler değişiyor ve İnsan değişiyor.
Yıllar sonra aynı yerden yol almaya başladım. Bir yanımda heyecan bir yanımda hüzün.
İnsan doğayı terk edince doğa insanın yaptıklarına sahip çıkarmış.
On iki yaşında gördüklerim ile kırk yaşında gördüklerim ne kadar farklı.
Gidenler gitmiş.
Dedem yok.
Dedemin inşaa ettiği iki katlı evimiz yok.
Dedemin dostları yok.
On iki yaşındaki ben yok.
Her şey değişmiş.
Zaman sustu. Mekan sustu. Ve ben sustum.