3
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
685
Okunma

Günümüzde iletişim çok kolay. Teknolojinin desteğiyle bırakın aynı memleketi, Dünya’nın her hangi bir yeriyle kolaylıkla ilişki kurulabiliyor. Olay da öyle bir görüşme neticesinde gerçekleşiyor.
Satıcı kendisini arayan kişi ye:
“ Evet, haklısınız, ben de piyasanın farkındayım. Acil nakit’e ihtiyacım olmasaydı, hele bu günlerde o fiyata satar mıydım hiç. Ancak belirttiğim gibi fiyat malın tamamını aldığınızda geçerli.”
Üç aşağı, beş yukarı malın gerçek fiyatının çok altında bir rakamda anlaşıyorlar.
Mal AYÇİCEK YAĞI…
Belirlenen gün ve saate dolu bir Tır istenilen yere geliyor. Satıcı, alıcı tanışıyor, el sıkıştıktan sonra
İki taksi önde, Tır arkada malın boşaltılacağı depoya gidiyorlar.
Alıcı:
“Fiyat tamam, miktarda tamam. Ama sen de takdir edersin ki malımı kontrol etmem lazım.”
“İşte tam bir ticaret erbabı. Tabii ki kontrol edeceksin. Pul vermeyeceksin ki. Para kolay mı kazanılıyor.
Satıcı Tır sürücüsüne sesleniyor:
“ Aç kardeşim arka ve yan kapakları.”
Arka üst ve yandaki koliler rasgele açılıyor. İçerisinden çıkanlar orijinal marka AYÇİCEK YAĞI.
Alıcı:
“ Tamam. Gel oturup hesap yapalım.”
Koliler yandan, boydan derinlikten sayılıp çarpılıyor. Ne kadar yağ olduğu hesaplanıyor.
Alıcı hesaba göre satıcıya ödemesi gereken parayı nakit olarak ödüyor. El sıkışıyorlar.
Birbirlerine “Hayırlı olsun” diyorlar. Satıcı binip aracına ayrılıyor.
Başlıyorlar alıcının adamları Tır’ı boşaltmaya. Biraz sonra bırakıyorlar işi, şaşırmışlar, hayret içerisindeler. Gördüklerini patrona kim söyleyebilecek? Aralarından birisi:
“Ben söylerim.”
Patron:
“Hayırdır, niye bıraktınız işi?”
“Kolilerin hepsi yağ değil. İç bölümden çıkan koliler kepek ve su bidonu dolu.”
O kolilerden birini getirip patrona gösteriyorlar. Patronun vereceği tepkiyi meraklı gözlerle izlemekteler.
Patron bir sigara yakıyor. Yüzünde endişenin E’si yok. Hatta güçlü de bir kahkaha atıyor. İşçiler hayret içerisinde. Patron:
“Ben bu yağları ederinden çok ucuza almak istedim değil mi? Alırken niyetim neydi? Kandırmaktı. O da ucuza verirken niyeti beni kandırmaktı. Eğer niyet iyi değilse akıbette iyi değildir. Siz yağları taşıyın depoya. Her şeye rağmen yağ fiyatları artacak. Ben kâr etmesem bile verdiğim parayı yine çıkarırım.”
İşçilerden birisi:
“ Peki, patron kepeklerle suyu ne yapacağız? Hem niye kepekle su?
“Kepekleri besihaneye götürün. Yakında et fiyatları da artacak nasıl olsa. Suları da içeriz. Niye kepekle su mu? Ne bileyim öyle denk gelmiştir işte…
“ Sen bir öküzsün. Ye kepeğini iç suyunu demek istemiş bana” diyecek hali yoktu ya…
Ahmet Arif’in dediği gibi;
Dört yanım puşt zulası
Dost yüzlü, dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar
Alnım öperler
Suskun, hayın, çıyansı
ÖNCE AHLAK BOZULDU.
GERİSİ DOMİNO ETKİSİ MİSALİ…