1
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
612
Okunma
Mutsuz bir sessizlikten, belirsizlikten, yüzleri kederli, yoksul ve paraları ile satın alınmış bir ülkenin kadersizliğinden merhabalar Lulu. Sadece seslerimiz değil sessizliğimiz de mutsuz Lulu. Kederimiz asırlık, dersem ki Nebi Nuh kadar eski; inan. Emeğimiz pul, alın terimiz değersiz, nasırlı ellerimiz aristokrat bakışlara otantik bir hikâye... Ellerimizin hikâyesinde hiçbir hikâye "mutlu" bitmiyor. Yaşamak ile Hayatta Kalmak arasındaki derin uçurumun Hayatta Kalma Mücadelesi Temsilcileri sayılırız. Sömürü düzeninin kurbanları, haramiler açlığının yemişi, kapitalist barbarlığın mezesi ve nasıl desem bilmiyorum, Dindarlık Belası’nın, abdestli namazlı, ağzı oruçlu şaşkınlık ve arsızlık piyesinin seyircileriyiz.
Susuyoruz, pusuyoruz, kuyruğumuzu kısıyoruz, kimimiz üç maymunu oynuyor, kimimiz dördüncü maymun oluveriyor. Aklımız işgal edilmiş, kalplerimizin fabrika ayarları ile oynanmış, her gün aldatılıyor ve yalanların kanun yoluyla korunduğuna şahit tutuluyoruz. Aklımız soytarı olmuş Lulu. Aklımız saray sütunlarının cila soytarısı olmuş. Mutsuzluk ve umutsuzluk türküsüne eşlik etmeyen yığınlar arasındayız ve ekabirler şarkısının nakaratına eşlik eden kendinden habersizler içindeyiz. Kaybolduk biz. Yolumuz, umudumuzun parsellendiği gibi parsellenmiş, yolunu bulanların mezesi olmuşuz.
Ahlar doluyum Lulu. Makro hüzünden mikro hüznüme gelecek olursak; keder deryası sol yanım. Sadece kalbim değil; ruhum, vicdanım, dimağım... Kuyuya düşmüş Yakup gibiyim desem yeridir. Yusufî bir aydınlığa muhtacım, içimdeki zindan kapkaranlık, nurani ışıltılar cılız bir hayal.
Ah Lulu. Bireysel helak benimkisi. Helak sana uzak olsun. Kendince ve bende kal. Kimseciklere benzeme.