Övünmeyiniz! hem topraktan yaratılmış, hem de toprağa dönünce kendisini kurtların böceklerin yiyeceği insanın övünmesi neye yarar. hz. ebubekir
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

ŞİİR VE KAR VE PERDE...

Yorum

ŞİİR VE KAR VE PERDE...

2

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

649

Okunma

ŞİİR VE KAR VE PERDE...

ŞİİR VE KAR VE PERDE...




Hayallerime takılı kornişlerde salınıyor perdeler artık kaç perde sonra veda edecekse mim sanatçısı seyircilerine elbet hiç olmadığım kadar mimlendiğim üstü örtülü hayatımdan sıçrayan kıvılcımlar ve az sonra tası tarağı toplayıp firar edeceğim kendimden.
Bir düş’ ün minvalinde bir düşünün bakalım:
Kaç perde daha çekilecek ölü iklimin üstüne.
Yazmaya kafayı taktığım o ilk günden beri perde perde yükseliyor iç sesim az evvel gök gürledi ve yağmur beklerken lapa lapa kar yağmaya başladı bu da yetmezmiş gibi başım fırfır dönmekte belli ki dünyanın dönüşüne odaklandım belki de dünyadır bana ayak uyduran.
Bir nida içimi gıdıklayan oysaki ölüm sessizliğinde sokak hafta sonu olmasına rağmen.
Şüphe yok birazdan kapanacak barlar ve kafe başlığında gündüz hizmet veren bu izbe mekânlar nasıl da leke düşürüyor kaliteli semtimizin üstüne. Ola ki birileri okusun bu cümleyi nasıl da topa tutacaklar ne de olsa özgürlüğün yaşandığı bir mekân bir semt adı iken yaşadığım muhit hiç de şık durmuyor yoldan geçen berduşlar elbet seçilesi bir şıktan çok öte insanların istediğini yapma özgürlüğü.
Perdeler uçuşuyor.
Yürekte saklı nüktedan bir derviş ve asılı kaldığım gök kubbe bakın nasıl da usulca yağmakta kar taneleri.
Bir içimlik bir şiir yazmanın da tam zamanı gerçi güne eşlik eden bir ya da iki şiir iken yazdığım önceme bakıyorum da…
Hani şiir ile tanışıklığımın olmaz iken hayatım son on senenin haricinde ne şiir okuduğum ne de yazmak aklımdan dahi geçmezken.
İçimdeki mim sanatçısı dürtüklerken aklımı ve ben isyan bayrağımı sallayıp taarruza geçmişken…
Eh, be kızım: şiirsiz geçmiş hayatın şiirin merkezi olduğunu hiç mi fark etmez insan? Misal…
Bankadaki masamdayım ve tüm işlemleri tek kalemde halletmişken ve müdürümden daha fazla iş vermesini talep ederken gözüm nasıl da dalıp gitmekte bankaya komşu olan okulun bahçesine:
Esintisi yüreğin benim aklım öğretmenlikte iken bankanın sıkıcı atmosferinde bile romantik bir akım yakalamışken…
Hafiften çalan bir müzik artık kaçıncı senfonisi ise Mozart’ın ve aklımı peynir ekmekle yediğimden olsa gerek iş çıkışı uğrayacağım yerler var elbet yeniden iş arayışında olduğum.
Nereye ait olduğumu kestiremezken ışıklar yanıyor karanlık çökmüş erkenden ve yanımızdaki okulun öğrencileri tören için bahçede toplanmışlar:
‘’Öğretmenim, sınavı ertelesek olur mu? Daha fazla pratik yapsak?’’
Bunu söyleyen kim ki?
Öncesinde benim elbet ne de olsa lisedeki gönüllü benim ne zamanki sınıfla karara varsak tüm şirinliğimle öğretmenimizden talep ettiğimiz ve en ön saftayım…
Ve seneler sonra öğretmen kürsüsünde bu sefer ben olmalıyım sınavı erteleyecek öğretmen…
Derken birisi omzumu dürtüyor:
‘’Pişt, pişt, Gülüm nerelere daldın yine?’’
Ah, evet, canım iç yönetmenim belli ki Sevda Hanım bendeki durgunluğu fark etmiş:
‘’Bu gün yapılacak her işi layığıyla yaptın. Sen erken çık bu akşam malum evin çok uzakta. Ya da bekle bin servise.’’
Hangi ambiyans bu?
Hangi Gülüm?
Hangi mesleğin müdaviyim ben?
Öğrenci.
Hayır, öğretmen.
Hayır, bankacı.
Hayır, hiçbir şey.
Hiç kimse olmadığım kadar herkese asla öykünmediğim ve işte lapa lapa kar yağıyor yıllar sonra…
Onca zaman bir baltaya sap olamadığım oysaki ne çok fırsat sunmuştu bana Yaratan ve hepsini tepip de şimdilere tepinen iç sesim ve bana sunulan hayatı zaten şiir bellemişken ve ilk tanışıklığım şiirle:
Cemal Süreya’nın kalemi ile tanışıp şiire ansızın âşık olduğum.
İyi de analitik zekâya sahip iken bir insan nereden bilsin aslında şiirin kıyısında yürüyüp şiirlerin enginliğinde yüzdüğünü?
Az evvel tansiyonumu ölçtüm: sıkıntı yok gibi…
Peki, nedir bu baş dönmesi?
Telefon çalıyor ve kardeşimin sesi pekiyi gelmiyor.
Sonunda o da nasiplendi ya covit denen virüsten…
Annemse ikimizin arasında kalmışken laf yetiştirmeye çalışıyor bize bir bir.
Bense artık aklımın hangi sahnesinde hangi delikte sıkıştım da ne mi düşünüyorum?
Hayatın ritmini…
Huysuzluğumu misal.
İyi bir kalbim olsa bile o kalbimin kendim için iyi şeyler söylemediği ki ne zaman kendime iyi davrandım ki?
Ne zaman kendimi doya doya sevdim ki?
Sevilmeyi filan da talep etmiyorum artık ve…
Ne yazık ki pembe yalandan ibaret benim aklımdan geçmeyen ama sevmek gibisi de yok hani: ah, biraz da sevildi mi insan…
Olmaz mı beni seven?
En başta Rabbim seviyor beni yoksa çoktan dünya değiştirmiştim bu güne kadar kendime yaptığım eziyetle bir de meziyet bildiğim.
Perdeyi kapatıyorum ne de olsa ışıklar yandığında asla haz etmem dışarıya görünmeyi. İnsanlar zaten her şeye burnunu sokup bol bol da laf üretirken.
Dünya kışa teslim olmuş virüse ise çoktan ve ben geri cephede savaşıyorum kendimi hayli soyutladığım bir hayatın güncesi ve duygularım sayesinde seyyahı iken evrenin ve düş gücümle yaptığım seyahatlerim.
Gerçekler.
Gerekçeleri.
Hayaller.
Hayal gücüme asılı şiirler aklımın uçuşan ipuçlarında saklı kuşlar ve benim tüm derdim kendimle ama gerçek olan başka şeyler de var ve hayalini kurduğum kar sonunda geldi kondu tepeye ve sabaha kadar kim bilir ne kadar yağacak?
Sabah ezanı zaten en sevdiğim zaman dilimi bir de akşamüstleri.
Uyku denen martavalla aram limoni iken.
Ve şiirler…
Konduğum en yüksek dal ne zaman düşsem elimden tutan Rabbim ve annem ve sevdiğim bir sürü insan ama asla söylemem yüzlerine sadece dualarımda da saklı tutmam hep güzellikler dilerim onlar için aslında herkes için.
Kar çok mu yağmalı?
Bunu Allah bilir ama üşüyecek ve yakacağı olmayan insanları düşündüm mü…
Birbirine dahi dokunmadan yere inan kar taneleri çok mu üşütür sahi gerçi kar yağdı mı soğuk kırılır der ya, büyüklerimiz…
Perdeyi açıyorum ve karşı bahçede harika bir doğa görüntüsü:
Kar bu kadar mı yakışır doğaya ve İstanbul’a?
Ve şiir bu kadar mı yakışır hayata?

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şiir ve kar ve perde... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şiir ve kar ve perde... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞİİR VE KAR VE PERDE... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
saf şiir
saf şiir, @safsiir
21.1.2022 17:41:08
Beğeniyle okuduğum güzel yazını tebrik ediyorum Kardeşim. Selam ve dua ile…
Etkili Yorum
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
19.1.2022 22:10:51
10 puan verdi
Eh, be kızım: şiirsiz geçmiş hayatın
şiirin merkezi olduğunu hiç mi fark etmez insan?
Esintisi yüreğin benim aklım öğretmenlikte iken bankanın sıkıcı atmosferinde bile romantik bir akım yakalamışken…
Olmaz mı beni seven?
En başta Rabbim seviyor beni yoksa çoktan dünya değiştirmiştim bu güne kadar kendime yaptığım eziyetle bir de meziyet bildiğim.
Hayal gücüme asılı şiirler aklımın uçuşan ipuçlarında saklı kuşlar ve benim tüm derdim kendimle ama gerçek olan başka şeyler de var ve hayalini kurduğum kar sonunda geldi kondu tepeye ve sabaha kadar kim bilir ne kadar yağacak?
Sabah ezanı zaten en sevdiğim zaman dilimi bir de akşamüstleri.
Uyku denen martavalla aram limoni iken.
Ve şiirler…
Kar bu kadar mı yakışır doğaya ve İstanbul’a?
Ve şiir bu kadar mı yakışır hayata?

Şiirden bahsetmişken ben de sizin kadar yoğun olmasa da benzer durumda başladım diyebilirim neredeyse kırk yılı aşkın süre önce lise son üniversite başlangıç yıllarında o zamanki ruh halime göre daha çok şimdilerdeki gibi imgelerle dolu olmayan şiirlerim elime geçmişti bu arada da iki yıl öncesinde başlayan covit yasakları nedeniyle evde kalma süresi uzadıkça bunu bir meşgale olarak görerek başladım önce Antoloji'de bir süre geçti hemşehrim olan bir ozan şairin vefatı sonrasında tebdil-i mekan olsun diye Edebiyat Defteri'yle tanıştıktan sonra fazla bir geçmişe sahip olmamakla birlikte devam ediyorum bakalım hayırlısı.
Sonuç olarak kar doğaya gerçekten ne kadar çok yakışıyorsa şiir de hayata o kadar çok yakışıyor bu konuda hemfikiriz tüm şair dostlarla.
Anılarımızı tazeleyen anlam dolu harika duygularla yazılmış paylaşım için kutluyorum tebrikler efendim.
Gönlünüze ve kaleminize sağlık diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Allah'a emanet olunuz.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL