Bugün istikbalimize yön veren İlk okul döneminden mezara kadar dâhil olmak üzere, hayatımızda yer almış pek çok öğretmenlerimiz vardır. Öğretmenlerimiz, ailemizden sonra bizim istikbale doğru yol almamızda en çarpıcı etkileri ve emekleri olan kıymetli kişilerdir.

Bizim psikolojimizi iyi analiz eden, bizi şekillendiren, meslek seçimimize, insani ve ahlaki değerleri kazanmamıza, hayata ve olaylara bakış açımıza kadar, üzerimizde pek çok emekleri olanlar hep öğretmenlerimizdir.

Çocukların ilk öğretmeni, eğitmeni Anne, baba ve ailemizdir. Çocuğun üzerinde ikinci etkileyici faktör çevredir. Bütün bunların üzerinde dini, milli, içtimai gerekli eğitimi, ilmi ve bilimsel olarak, çocuğun özgür iradesi doğrultusunda onları geleceğe hazırlayacak olanlar da öğretmenlerimiz dir..

Acizanem eğitim sistemimiz, eğitimi "Müspet ve menfi" ilimlerin bir arada okutulduğu, İlim ve bilimle yoğrulmuş, tarihle perçinlenmiş, "üç sacayağı" üzerine oturtulduğu zaman, daha isabetli olacaktır görüşündeyim..

Din ilimleriyle, fizik, kimya, astronomi ilimlerinin bir arada okutulduğu, eğitim sisteminin içerisindeki bir öğrenci, Dini vecibelerindeki sorumluluk altında yaptığı her işte, her icatta, her buluşta, Allah’ın rızası doğrultusunda insanlığa faydalı hareket içerisinde olacaktır.

Bugün dünyamızda yaşanan her vahşetin, insanlık dışı olayların altında Allah tan kopmuşluk yatmaktadır. Allah korkusu ve ahiret sorumluluğu taşıyan her insan, kılı kırk yararcasına, karıncayı bile incitmekten haya eder.

Oysa bu bilimsel çağda dini, ahlaki, vicdani değerleri kaybetmiş insanları, maddi hiç bir şey mutlu, tatmin etmemekte, en ufak sıkıntıda işi masum canlara kıymaya Kadar götürmektedirler.

Dünyada devletler ve insanlar bombalar, silahlar icat ederken tek düşündükleri şey, dünyanın en güçlüsü olmak, masum insanların elini kolunu bağlamak, kendi "dinsiz ego’larını" tatmin etmek için yapmaktadırlar..

İşe bu nedenle bizim neslimizin, geleceğinin mimarları öğretmenlerimize çok iş düşmektedir. "Müsbet ve menfi" ilimlerin at başı gittiği, Tarih’tende ders çıkararak yetiştirecekleri beyinlere çok ihtiyaçımız vardır.

Öğretmenlerimizin de şu soruyu kendilerine sormaları gerekmektedir. “Yıllar sonra, öğrencilerimin hatırladıkları öğretmenler arasında, kaçıncı sırada yer almaktayım?
Geride, Vatana, millete, insanlığa hayırlı yetiştirdiğim öğrenci, kaç ‘eserim’ vardır?” Diye kendilerine sormaları gerekmektedir..

Velhasıl; Öğretmenlerimizin bazıları aklımızda, bazıları gönlümüzde, bazıları da ruhumuzda derin izler bırakmışlardır. Gönlümüzü kazanan, ruhumuzu aydınlatan siz öğretmenlerimize sonsuz teşekkür ve şükranlarımızı sunarız.

Ahmet Ali Canbaz 23/11/2021